Yaşlı kadını dolmuşa bindirip gönderdikten sonra Hilalin birşey söylemesine fırsat vermeden Coşan kısık bir sesle,yalvaran bir ifadeyle konuşuyordu.
--Hocam şöyle sakin bir yerlere gidelim,size anlatmam gereken şeyler var.
Hilal olanları,dönen dolapları çok merak etmesine rağmen korkuyordu.Acaba bu kadar yalan dolandan sonra bu genç adamla biryere gitmelimiydi bilmiyordu.Coşan Hilalin tedirgin hareketlerini,korkusunu hisstmiş olsa gerek onu rahatlatıcı cümleler kuruyordu.
--Hilal hanım size söz veriyorum,doğruları anlatacağım.Murat ve benimle ilgili,hatta sizinle ilgili bütün doğruları.
Hilal hersaniye yeni şoklar yaşıyor,şaşkınlığı artık had safhaya yükseliyordu.Dersanede öğrencisi sandığı biri,hemde birkaç dakika öncesine kadar dilsiz olduğunu sandığı biri kendi hayatıyla bile ilgili doğruları itiraf etmek ten bahsediyordu.Hem şu anda babasını saymayınca hayatındaki en yakın erkek olarak gördüğü insanın kardeşi sandığı bu adam,Abisinden Murat diye bahsediyordu.Büyük bir ihrtimalle Muratın kardeşi olduğuda yalandı.Dersaneye sınava hazırlanmak için gittiğide,Ama Hilal tüm bu aklına takılanların,yüreğini sıkıştıranların cevabını kendisi bulamazdı ve şu aşamada bu genç adamı dinlemekten başka çaresi yoktu.Ona güvenmek ve onunla bir yerlerde birkaç saat geçirmeyi göze almak zorundaydı.Yinede belki biraz daha güvenli olabileceğini düşündüğünden olsa gerek Coşana kendi evlerine gitmeyi teklif ediyordu.
--Tamam konuşalım elbet,zaten buna mecburuz sanırım.Ama bize gidelim.bizi kimse rahatsız edemez orda
--Olmaz hocam.Murat size gelebilir,benim size anlatacaklarım benden çok onu ilgilendiren şeyler,beni orda görürse bir çuval inciri berbad ederiz.
Hilal bir iki zorladıysada Coşan ikna olmamış en sonunda Şirinyer parkının yakınlarında bir kafetaryada konuşmaya karar verdiler.Bunu Hilal istemişti.Eve yakın biryerlerde olmak istiyordu,hem zaten hava kararmak üzere olduğundan evden uzakta biryerde kendisini yeterince korkutmuş biriyle olmak istemiyrdu.
Minübüse binip Şirinyere vardıklarında saat 17:30 civarlarıydı.İlk gördükleri cadde üstü bir pastaneye oturdular.Hilal korku ve endişeden birşey yiyecek durumda değildi,sadece çay istedi,Coşan belki sitresini biraz atmak için,belkide tüm bu yaşananlara rağmen soğukkanlı olduğunu gösterebilmek için tatlı yemek istemişti.Siparişleri geldiğinde ilk lafı açan Hilal oluyordu
---Anlat bakalım Coşan,kimsin sen,nesin,Murat abinmi,
Coşan Hilali bir el hareketiyle susturup,
--Aman Hilal hanım yavaş böyle motor gibi ardı ardına sorarsanız olmaz,siz iyisimi dinleyin,ben bilmek istediğiniz,herşeyi size anlatayım.Ama önce burada konuşacaklarımızdan kimseye bahsetmeyeceğnize ve Hayatımızdan çıkıp gideceğinize söz vereceksiniz
--Neden
---Bizde bunun karşılığı olarak sizi unutacağız,ve başınıza daha büyük belalar gelmesine engel olmuş olacaksınız
Hilal şaşkınlık ve korkuyu iliklerine kadar hissediyordu.Ama bu adamlar bu kendinden emin tavırlarıyla,bu şehrin göbeğinde nasıl oluyorda kendisine canını bağışlayacağız gibisinden bir tweklifle gelebiliyorlardı.Coşan Hilalin düşüncelere dalmasını bozup,kısık bir ses tonuyla anlatmaya başlıyordu
--Bir kere size söyliyim benim adım Coşan filan değil
--Ya
--Adım Ensar,Muratta benim abim değil,zaten onun adıda Murat değil
devam edecek..............
Serhat ÇalışkanKayıt Tarihi : 29.1.2007 22:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Serhat Çalışkan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/01/29/patronsuz-kalan-kopekler-25.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!