Hilâl ve Arzunun veda yemeği tam bir komediye dönmüştü.Saatlerce sarmaya uğraştıkları sarmalar ocakta,Hilâlin özene bezene açtığı böreklerde fırında,Arzunun büyük zamanlama hatasına kurban gitmiş,iki tepsi,bir tencere kömür elde etmişlerdi.Allahtan komşuları bu iki acemi kızı fzala zorda bırakmayıp kendi yiyeceklerini kendileri getirmişlerdi.Vedalaşma faslı bitipte herkes evine gittikten sonra,gözlerinde biriken damlaları akıtmamak için direnen Hilâl biraz olsun efkar dağıtmak için Arzuya takılıyordu
--Birdahaki sefere veda yemeği vereceksen gündüzden hazır bişeyler alalım,gerçi sen onlarıda ısıtırken yakarsın ama....
--Yaa yeter ama ne yapayım,senin Muratını dinlerken dalmışım.Sende öyle uzun uzun anlatmasaydın sevgilini
--Yani şimdi benmi suçluyum
---Tabi,sen beni lafa tutmasaydın unutmazdım.Hem aslında börekler çokta yanmamıştı,yenirdi yine
--Yersen yenir tabide,börek olduğuna inanmazlar bizi dava ederler diye getirmedim.
Tam Arzu cevap verecektiki,Hilâlin telefonu çaldı.Murat arıyordu.Boyayı yaptırmış,tesisatı onarmış,temizliği sizmi yaparsınız bi kadın tutup yaptırayımmı diye soruyordu.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla