Üzerimize yıkılan
Kader mi?
Aç gözlülük mü?
Yoksa cehalet mi?
Hangisi Anadolu
Bu yükü taşıyamayan sensin
Bize bir yanıt ver
Yurdun her tarafında ürettiğin depremler ile yanıtı veriyorsun aslında
Bize derste ver Anadolu
Us ver, duyunç ver, bir daha kimseye kanmayalım
Bizimde yüreğimizde ve aklımızda senin gibi depremler devinimler oluyor
Devrimler olsun takdiri ilahi kadercilik, aç gözlülük ve cehalet devrilsin
Bu düzen sömürünün ve kodamanların üzerine yıkılsın diye
Bizimde içimizde de depremler oluyor anne
Bizi üzerinde yaşatmayacak isen neden doğurdun?
Kendimize gelmemiz için mi bunca acı
Bir umut ver bize yüreğimiz azıcık soğusun
Üzerinde yaşadığı halde sana ihanet edenler kadar etmeyenler seni anlayanlar da var
Önder Karaçay
Kayıt Tarihi : 7.2.2023 09:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İçinde yaşam olmayan çok katlı mezarlar memleketin her tarafında bir zelzele ile yıkılıyor
Ağaçların köklerine, vaşakların yuvasına dikilmiş beton çıbanlar
İmara uygun olmayan yapılara bedeli karşılığında verilen ruhsatlara sahip olmanın bedelini ömrü ile ödeyenler üstüne üstlük birde bu borcun karşılığı olarak tefecilere yıkılan binalar ile ipotekliler
İmara uygun olmayan yapılara ruhsat verenlere verilen oylar ise rüşveti bu çarkın
Kimin cebini neyin karşılığında dolduruyorlar?
Uğrar mı akıl ve bilim böyle yönetimlere
Her zelzele sonrası takdiri ilahi der yaraları yara bandı ile sarar çaresizliği bir kez daha fırsata dönüştürürler
Borçlu doğuyor, borçlu ölüyor insanlar
Yaralar sözlerle sarılıyor
Her zelzele ile yeniden sarsılıyoruz ve birli türlü kendimize gelemiyoruz!
Sismik dalgalar çok kararlı Anadolu'yu adım adım dolaşarak bizi kendimize getirecek başka depremlerin öncü şokları olacak
Artçı şoklar ve peşpeşe gelen depremler çok ısrarlı
Ölenlerin ırkına ve mezhebine göre ayrı bir ilgi gördüğüne bile şahit oldu bu kulaklar ve gözler
Acıya sevinen zalimlerin zevk çığlıkları karşısında depremin uğultusu sessiz kaldı
Bir gün kendilerini sağır edecek yıkımı yaşayana kadar sürecek bu vahşet
Yaşatmayan kirli düzenler aslında kimin üstüne yıkılıyor?
Kentsel dönüşüm adı altında rantsal dönüşüm ile unutuldu depreme dayanıklı yapı yapmak
Çok kazanmak dışında hiçbir amacı olmayan müteahhitlere teslim edildi yuva yapmak
Yıkıldıkça yükseliyordu lekelilerin hileli görüntüleri
Yerin altında ki gibi ilerleyecek yerin üstüde ki zelzele
Verdiğimiz zaman elele
Doğu Anadolu, Kuzey Doğu Anadolu, Ölüdeniz, Ege bölgesi fay hatları üretiyor depremleri
Kahramanmaraş, İzmir, Van, Erzincan
Ölüm geziyor can can
Yarın depremin yeni durağı neresi bilinmiyor
Bilinse bile hiçbir tedbir ve ders alınmıyor
Asıl depremin ülke yönetiminde olacağının sismik dalgaları yayılıyor
Anadolu'da depreme binalar gibi dayanıksız yakalanıyor her insan
Acılar uyandıracak bu toplumu
] Önder Karaçay [
Doyuramadığımız bir canavar büyüttük içimizde!
Şimdi kendimizi onun pençelerinden kurtaramıyoruz diye dövünüyoruz.
Varlık içinde yokluğa özeniyoruz.
Yokken başkalarının olanakları ile kendimizi varlık içinde sanıyoruz!
Diğer taraftan varlığımızı daha da artırmak için canavarı beslemeye devam ediyoruz.
Doğa orada ekip biçmek için bizi bekliyor.
Ekip biçilecek topraklara depremlere dayanıksız beton döküyoruz.
Hazır gıdalar tüketip hazır gıdalardan şikayet ediyoruz.
Neden bu kadar yalnızlaştığımızın farkında mıyız? Bilmiyoruz!
Hem birbirimizi istemiyor, hem de çok özlüyoruz.
İkiyüzlülüğü çok sevdik.
Bu çağ ikiyüzlülük çağı.
Bir çelişki var bizde!
Paraya ve maddiyata sattık huzur ve mutluluğu.
Şimdi nerede arayacağımızı bulamıyoruz.
O boşluğu bir kısmımız yazarak, isyan ederek, suçlu arayarak, kendimizi hiç görmeden teknoloji, tüketim, dedikodu ve yalanlar ile oyalanarak, rehavet içinde vurdumduymaz bir sorumsuzluk ile dolduruyoruz.
Her birimiz bir başka tarafa savruluyor.Umursamıyoruz!
Hepimizin ortak gayretsizliği yüzünden yaşıyoruz bu kendi zulmümüzü!
Rahatımızdan vazgeçmeyi göze alamıyoruz.
Sonuçta kaybedeceğimizi bildiğimiz yolda bile bile ilerlemeye devam ediyoruz.
Farkında olmak bile bizi yolumuzdan döndürmeye yetmiyor.
Ne kentli olabildikdik ne de köylü olmaktan vazgeçmeyi başarabildik.
Kentleri kocaman köylere dönüştürdük.
Hatta bir köyü içine sığdırabilen plazalara doldurduk.
Köylü köylülüğünü bilemedi, kentli kentli olduğunu.
Köyü kente, kenti köye taşımaya başladık.
Kim nerede yaşamak istiyor bilemedik.
Kentlerden köye gidenler köyde kentli gibi yaşamaya başladı.
Köyden kente gelenler kenti köy yapmaya kalktılar.
Görgüsüzlük akıyor her tarafımızdan.
Zamanımızın yüzde yüzüne yakınını para kazanmak ve kazandığımızı harcamak için tasarladık.
Paranın peşinde koşarken helak olmayan insan neredeyse kalmadı.
Sanattan, kitaptan, tiyatrodan, felsefeden, edebiyattan, şiirden uzak durmayı itinayla başardık.
İdeolojik devinimler hala birilerini kendine esir etmiş durumda.
Gündemi siyasetin kısır döngüsü belirlemeye devam ediyor.
Fatura ödemek ve yeni faturalar çıkarmaktan başka bir gayretimiz yok.
Bizden sonraki kaçıncı kuşağın ödemesi gereken faturayı kestik bilmiyoruz.
Ne önemi var ki! Kendini düşünmeyen bir toplum gelecek kuşakları mı düşünecek!
Bizden sonraki kuşağın biri bize öyle bir fatura kesecek ki ya da kesmeli ki tarih bizi silmeli.
Aksi takdirde biz kendi hatamızı kendimiz görmeyecek kadar kör olduk.
] Önder Karaçay [
Bir tarafımız enkaz altında
Acı bir kez daha birleştiriyor bizi
Başlayan ve bitmemesi gereken bir bütünlük içinde sarsılıyor ve sarıyoruz yaralarımızı
Hepimizin yüreği aynı yerde, acının merkez üssü Anadolu'da atıyor
Fakirliğin ve ilgisizliğin negatif enerjisi çökmüştü üstümüze
Takdiri ilahi kaderciliği anlayışına karşı yine çıkacağız ağır ağır bu yükün altından
Sıyrıklar içinde nefes alıyor yaşama yeniden tutunuyoruz
Acının merkez üssü Anadolu üzerine binen yükü atmak için yüreğimizi artçı şoklarla sarsıyor
Toprakta üzerinde yaşayanları yeniden doyurmak için duyuncunu tohum yapmaya hazırlanıyor
Bizim kendimize gelmemizi umuyor!
] Önder Karaçay [
Son yirmi yılda iki yüzden fazla imar yasası değişti
Depreme dayanıklı yapılar yapmak için değil
Her rant projesi bir yasa değişikliği ile yol aldı, bir müteahhite zengin olması için yol verildi
İnsan yaşamı için uygun olmayan yapılara da yasayla bir çözüm buldular
Hem para toplama fırsatı hemde oy alarak bu sorun da çözülebilirdi
İmar affı veya imar barışı adı altında karşılıklı bir alışveriş yapıldı
Birileri oy ve yetki ile rüşvet verdi
Birileri aldıkları yetki ile rüşvete karşılık ruhsat ve tapu dağıttılar
Alan memnun veren memnundu
Son depremde imar affı ile tapu dağıtılan tüm yapıların büyük kısmı depremde yerle bir oldu
Halkın karşı çıkması gereken duruma doğa karşı çıkarak faturayı her iki tarafa da kesti
Hırsız müteahhitler rant projeleri üreterek bu yıkımın başrol oyuncusu oldular
Halk imar affına karşı çıkacağına bu affı yapan siyasi zihniyete destek vererek bu suçun ortağı oldu
Depremde yıkılan ve yaşamın üzerine çöken her bina için kader ve fıtrat planının bir parçası diyenler yine ilahi plana sığınarak sorumluluktan kaçmaya çalışacaklar.
Hukuk bir kişinin ağzına bakıyor!
Bunca deprem bunca yıkım oldu tek bir müteahhit kanun önünde hesap verdi mi?
Neden hukuk hesap sormuyor ya da soramıyor?
İhmalin, denetimsizliğin, sorumsuzluğun, liyakatsizliğin bize birşey olmaz rehavetinin zayıf temeller üzerine inşa ettiği binalar her zelzele de patır patır yıkılıyor insanların üzerine!
Deniz kumu neden kullanılıyor? Yer raporu ve bina yapabilme raporu var mı? Kim vermiş? Neden vermiş? Nasıl vermiş? Bina bittikten sonra yaşam alanı olarak kullanmaya uygun ikinci bir raporu var mı? Neden yok? İnşaatı yapanın kurallara uygun bina yaptığını nasıl anlayacağız?
Bina satış şartı içine yer raporu, bina yapabilme raporu ve yapımı bittikten sonra yaşam alanı olarak kullanmaya uygun raporu neden zorunlu hale getirilmiyor?
Bina satış şartı olarak sadece deprem sigortası isteniyor?
Sigorta deprem önlemeye yetiyor mu?
Depreme dayanıklı yapı yaptığımızda sigortaya değil yapıyı yapanları ömür boyu sorumluluk yüklemek gerekmiyor mu?
Müteahhitlerin çıkarına uygun yapı yapılmasına izin vermek bu imar planlarını onaylamak neden suç değil?
Kahramanmaraş depremi bize şunu gösterdi; 1999 Gölcük depreminden hiçbir ders alınmadığını gösteriyor.
Sık sık 9 şiddetinde deprem üretmesine rağmen kimsenin burnunun bile kanamadığı Japonya örneği varken hiçbir sorumlunun bizim karşımıza çıkıp inşallah ve maşallah sözleriyle yine biz yaparız benzeri maval anlatmasınlar.
Japonya bu sorunu nasıl çözmüş ise bizde bu sorunu Japonya gibi çözecek bir iradeyi ülke yönetiminde söz sahibi yapmalıyız.
Çünkü bu kafayla bu ülke yıllarca depreme dayanıklı konut sorununu çözemez.
Müteahhitlerin ve kredi veren bankalar dışında kimsenin çıkarına hizmet etmeyen bu düzen yıkılmadan hiçbir sorun çözülemez.
] Önder KARAÇAY [
? 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesi bizim için çok değerliydi.
Bugün bu ilkeye bir ilke daha eklemek zorundayız.
? 'Devleti, kurumları ve ilkeleri yaşat ki insan yaşasın.'
Kahramanmaraş ve diğer dokuz ilimizde yaşanan deprem sonrası durum bize böyle bir ders vermektedir.
] Önder KARAÇAY [
TÜM YORUMLAR (6)