Dünün saban bilgi ve teknolojilerini üreten sosyo toplumsa olgunlaşma ve büyümüşlüğü; o gün insanının da sabanı kullana bilme büyüme ve olgunluğunu ortaya koymuştu. Dün üzerine bugünün büyümüş ve olgunlaşmış sosyo-toplumu içinde; saban kullanmayı bilmeyişle, traktör kullanmanın büyüme ve olgunluğu var, insanın üzerinde.
Kişisi kesikli olgunlaşma ve büyüme süreci, kendi yapısı içinde; kendi yaşantılılarıyla da nicelime uğrayan, kişi boyutlu salınımdırlar. Bu salınım esneklikler, daha öncenin üzerine oluşla; yeni şartlarda ortaya koyulan gelişme ve olgunlaşmadırlar.
Bir kişi 8 yaşla 20 yaş aralığında, çizgi roman okuyup, bırakan; bir büyüme ve duygusal olgunlaşmalı kişi olabilir. Eğer kişi başkaca bir özneci gelişmelerin değişim ve tutumu içinde değilse, bu kişinin fiziki büyümesi, duygusal gelişmesi ile aynı olmamakla; aksamalar yapar. Aksayan duygu çevreye özneci bağlamda uyumsuzluklar gösterebilecektir.
Burada bir insanın hayatı boyu çizgi roman okuması yanlış değildir. Kişinin sırf o dönem ve sırf o nokta içinde kalmasıdır, yanlış olan. Değilse hazdı olan duyguları; kişi tecrübesiyle temel duygularımıza denk oluşları içinde seçilip ayıklanan; ya da seçilmiş olanı, bilinçli sürdüren tutumlar olacakla, insanidirler.
Bu dönemler, hikâye, roman gibi öznellikti sosyo-toplumsa gelişmeleri de beraberinde süreçleyeceği dönemleri oluşla; insanın en soyutlamalı boyutudur. Kişi hikâye, roman okuma soyutlamaları içinde olma boyutuyla, büyüme olgunlaşmasını da takviye etmelidir. Kişi, düşünce yapıtlarını okurla geçen dönem içinde olacaktır. Kişisi öznelliğinin büyük bir oranı, bu durumla, kişisi büyüme ve olgunlaşma içine ikame olur.
Böylece kişiler öznelliği, kişiler istemi doğrultusundaki alana göre, genelce olur düşünceyi kavramanın potansiyeli içinde olurlar. Kişinin her şeyi bilmesi hiç olası olmayan bir şeydir. Burada önemli olan şey kişilerin, genel düşünceleri çevrilmeyebilir oluştu bir kapasitelerinin olmasıdır.
Burada hikâye, roman okumak, kişiyi düşünce yapıtları okumaya hazırlayışla; hikâye, roman okurluğu sizdeki kritiğe eden düşünmenin, hem kendisi; hem hazırlayıcısı oluşla; birbirleri gibi süreçseler de; düşünce yapıtları okumak, hikâye roman okumaktan biraz daha fazla bir şeydir.
Bir toplumun kaderi de, bu üçlü sürecin düşünsel analiz ve sentezini yapar olmanın kişisi büyüme ve olgunlaşmasıyla paralellikte kaim olmaktadır.
Edebiyat ve yazınla iştigal olan web sayfalarına bakıldığında, aşka dek oluşla, korkulara, heyecanlara; düşük düzeyli nüktedanlıklara bağlı olgunlaşmalara dek oluşlarıyla kalan bir süreç olmakla; bu süreç, çapkın, kurnaz vs. olmanız dışında; düşünce yapıtı okuyamamanın sendromu olabilmektedirler.
Yani bu bağlamda büyüme ve olgunlaşma, adeta başını çevirmeye başlayan bir bebeğin gelişme ve olgunlaşma düzeyinde kalışla sadece büyüme olan, kesikli bir durumun temayüzüdür. Bu nedenle çoğu insan, kuntum durumla; genel özel bağıntılı düşünmenin kaotik oluş kurallarını bilip algılayışlarla çevre ve evren olaylarına bakış tarzları getirememenin sığlığı ve bilmezliği içindedirler.
Bu nedenle basit duygular içindeki kişi, analitik ve sistematik olmayan çözümleme ve sentez yapamaz olmanın sendromlu olması, kaçınılmazlaşmaktadır. Ben hayatım boyunca ne huzur sokağını bildim, ne de buldum. Çünkü hayatın kendisi akışlı ve değişkendi bu nedenle değişen şey içinde değişmeyen bir huzur ve huzur sokağı asla olası değildi. İnsan duygularını büyütmeyi, Kâbe yaptıkça; çıkmaza girer.
Yani hayatın içinde işsiz kalıyorsanız, tedirginsinizdir. Tedirgin olan sizinle sokağın ve sizlerin huzurlu olması, olası değildir. Bizdeki huzursuzluk, sokağa yansır. İstediğiniz kadarla, aşkım ölene dek; parayla sadet olmaz deyin.
Bu kabil duygu özürlü kişiler, yaşamın gelip geçici ve kesikli sınırlı bir durumunu, gelişip değişen stres kaynağı olan çevre içindeki oluşlara uyum sağlayamamanın durağanlığı içindedir. Gelip geçici bir anını sanki saltık bir durummuş gibi görmenin, örnek durum gibi göstermenin; yanılgısını taşımaktadırlar.
Büyümeye göre kişinin öznel olgunlaşma seviyesi; kişinin içinde olduğu kendi büyüme kişilik dönem düzeyinin hayli gerisinde olur. İnsanlar, böylesi bir büyüme ve olgunlaşma zıtlığı içinde olacaklardır. Büyümeye göre, dönem altı duygu özne imleyicileri içinde olan insanların, sizle toplumdaş lığı; hayli düşündürücü ve esef vericidir.
Alt duygu düzlemle siz her dönem aşk adamı olursunuz. Ancak bir yılda, beş –otuz yılda, kolay kolay düşünce adamı olamazsınız. Fikri olgunlaşmalı kazanımların demlenmesi, hayli heyecan vericidir.
Kişinin, kişi duygulu öznel olgunluğu; en az sosyal özneli imleyeni kadar, toplumsa öznelliğini ve toplumsal bilincini de hıfz etmenin olgunluğu içinde de olmalıdır. Kişiler, ne sosyal özne benciliği içinde olurla kişi özürlü olacaklar. Ne de toplumsal benciliğin özürlüsü olacaklar. Biyolojinize bağlı olmayan öznellik dıştan, sosyo toplumsa bağıntılıdır. Sırf sosyo öznelce patinajla, hodgamcı duygu düzeyinde olmak; ne acı...
27.01.2012
Sendrom: ya da belirgi, birbirleriyle ilişkisiz gibi görünen, ancak bir araya geldiklerinde tek bir olgu olarak kendilerini gösteren bulgular bütününe denir olma anlamınadır.
Bayram KayaKayıt Tarihi : 6.2.2013 20:38:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/02/06/patinajdaki-zamanlar-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!