ben her gece
kimin tabutunu taşıyorum
yaralı bir yürekle
etinden sıyrılmak için
can atan bir bilekle
cebimde bir boşluk
kaşıyorum her gün onu
elimde olmayan
bir kimlikle
kalbimdeki kuşlar
yeniden yas içinde
ölüm kendini hatırlatır
kanlı gözlerime
ince bir biçimde
bir hasret beliriyor
perdelerde yeniden
yerimi
nalını unutan atlar alıyor
gökyüzünde
ederken beni yerimden
kulaklarım paslı bir çivide
çiçek büyütüyorum
sanıyorum
etrafımı sarıyorum
hep çelişkilerle
adım hep arkadaş
bitişlerle
noktalar burada
adım nerede
virgüller burada
adım nerede
ünlemler burada
adım nerede
bu kadar soru işaretini
kim bıraktı
benim kalbime
bir yıldız seçiyorum
sırf benim de gördüğüm
bir düş olsun diye
ne kötü
ne acı
ne budalaca
kendimi kandırıyorum
kana kana
kanıyorum
insanlar işlerine gitti
okullarına
insanlar evlerine gitti
yuvalarına
ben nereye giderim
öldün dediler
bir omzumda dua
bir omzumda ağıt
bu helva
ne lezzetli böyle dediler
süsledim acımı közlerle
ve baktım
yeniden dünyaya
acıyla yontulmuş gözlerle
ve sen sevgili günlük,
beni dünyayla uğraştırma
yalanlar söyleyeceğim
ama mutlu
ama umutlu
sakın yüzüme vurma
sen ancak
bir şeyin gölgesini vurdun
bir şeylerin
kendinden kaçarken
aferin sana avcı
tüfek bir tapınaktır artık
kendin kadar
tanrın da
sana yabancı
ve yeni bir yol
belki avutur seni hancı
bir ressam
çarmıha geriyor son resmini
onun son resmi olduğunu
sadece ben mi biliyorum
belki herkes görmemiştir
görselerdi bakarlardı diye
diye
bir umutla
yeniden ölüyorum
katık olsun diye hüzne
çiğnedi terli avuçlarında
dünya beni iyice
her sabah
tavrıma çektiğim bayraktan
sızan kabus sesleri niye
kendimi dövüyorum
uyusun da büyüsün
uzaklaşsın buralardan
hızlıca yürüsün
eskiden de buradaydın
ve hep
hep buradaydın
neden yabancılaştın şimdi
kendi yurduna
irkildim soğuktan
gözlerimin o
görünmeyen buğusunda
umarsız bir
gül oldu
hiç emek verilmemiş
ve yeniden dalına eğildi
başım
yine her hecesi
taşlarla yarılmış bir
şiir oldu adım
biliyorum kaçıyor tren
kim bilir
kaçıncı bu giden
ruhum çekiştirir kendini
tanıdık olmayan bu yerden
ama bu acılarla doğrulamaz
iki büklüm
ne gelir şimdi elden
bir patika oluyorum
tuzaklı
bir patika oluyorum
amaçlı
unutuyorum amacı
kalbim
yolları öpen bir amaydı
suskunum
acıyım
sıkıcıyım
kaçıncı olduğumu bile
bilmediğim
bir yarıştayım
çizgileri silinmiş
bir zebra
boynu kısa kalmış
bir zürafa
damı çatılamayan
bir ev
içine sıcak çay dökülünce
çatlayan bir
cam bardak mıyım
çıkıp ansızın gelemeyen
zaten dört gözle de beklenmeyen
birisiyim
ölüler daha çabuk soğur
benim hayattan soğuduğumdan
ben zaten
ölüler soğur diye
soğurum hayattan
ve hep
ölüler üşür mü derdim
şimdi ölüler üşütür toprağı
bilirim
kırk çocuk
sevindiriyorum
her gün
ama birine
hiç sıra gelmiyor.
Kayıt Tarihi : 13.5.2025 16:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!