Paslı Bir Demir Kapının Özlemleri

Meltem Kaya
84

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Paslı Bir Demir Kapının Özlemleri

I.

İlk anda farkedilebilen bir yağmur kokusu hakimdi havada..
Sonsuz maviliği içinde okyanus dalgalandı.
Bilinmez uzaklıklar içinde bir dalga kıyıya vurdu u-sul-ca…
Dost sevdası tüm yüreğiyle hissetti,
kıyılarda çarparak yitip giden dalgayı.
Uzun vakitler yüreğini bu dalgada yüzdürmüştü,
...ıpılık rüzgarlarla birleştirip sözlerini,
...o dalganın sarıveren maviliğine vermişti gözlerini.
Dostluğun sevdası gözlerindeki günışığı rengini
...okyanusun o dalgasından almıştı…
O günden bugüne değin bir daha
...karanlıklar değememişti gözlerindeki ışığa,
Sadece o ışığa sevdalı dalgaların mavisi
...değip okşardı gözbebeklerini,
Gözlerinde biriken sağanaklarını
Kendi içlerine alır,
...ona günışığı bırakırlardı….

II.

Sabahın çok erken saatleriydi…
Şehr-i İstanbul’u boylu boyunca gören
bir kayanın üzerindeydi dost sevdası…
yüreği okyanusun sonsuzluğuna sevdalı olsa da,
...yaşasa da adı kara kendi kara bir kış şehrinde
O hep bu şehrin maviliğine vurgundu! ..
Burasıydı işte yeri, yüreğinin yeri, gözlerinin feri burası…
Kayanın üzerine sabahın ilk ışıklarıyla
...nazlıca süzülen bir İstanbul vardı…
Çisil çisil damlayan, inceden kuşatan bir İstanbul…
Tepeleri sis içinde, denizi gri duran bir İstanbul…
Yapılır mı bu sabah sabah dedi rüzgar İstanbul’a?
Şöyle masmavi olsun denizlerin,
...vurgun olduğum gökyüzün gibi..
insanların mutlu, çocukların şen olsun..
damlama çisil çisil!
İçime vakitsiz türküler düşürme İstanbul!
...diye mırıldandı rüzgar...
Ne zaman deniz gri olsa
Gözbebeklerine günışığı bırakanlardan
...biri daha okyanusa giderdi..
O zaman denizleri yeşil görürdü rüzgar!
Ta ki dostluğun sevdası elinden tutana kadar…

Sabahın çok erken saatleriydi…
Vakitsiz gidenler düşmüştü aklına rüzgarın,
...erkenci kuşlar..
İstanbul dindirmese de yağmurunu,
düşlerini basarak yüreğindeki o en çok yanan yere,
dindirmeye çalıştı görünmeyen yağmurlarını..
Güz kışa doğru çevirmişti yüzünü…
Yapraklar dökülüyor, savuruyordu rüzgar
...tutunamayan yaprakları,
Ama tutundu rüzgar hiç yanıltmayan bir dost ağacına..
Dilinde yarım bir türkü..
“Bir kırmızı gül olup düşersen ellerime..”

Dalgakıran hırçındı uzaklarda,
Bunca yazdan sonra
Güze geçememenin sancısıydı belki,
...rüzgarın yüreğindeki gibi..

III.

En yaşanılası çağıydı yaşamın…
Meyveye durulmamıştı, çiçekçe açılmamıştı daha…
Bir gün buluttan bir kuş oldu sevdiceği rüzgarın…
Üzerinde yanıp sönen ışıklarla
...ve yüreğe işleyen yakamozun
...gümüş kanatlı rengiyle
Bir dalga gibi vurdu okyanusun kıyısına bulut kuş…
Görkemli bir seslenişle kıyıya çarpmış
...ve sonra usul usul yol almıştı
...okyanusun derinliklerine...

Rüzgar çok uzaklara bakıyordu…
Kaybolmak istediği uzaklara, kaldığı kıyılardan…
Denizin yeşili çağırıyordu,
-derinliklerimde yaşıyor o, tıpkı bir inci tanesi gibi
gel derinliğime, saklanın bir istiridyenin içinde-
Kal diyordu dostluğun sevdası…
Gökyüzü çağırıyordu,
-bak işte bulut kuşun burada, güneşin arkasında
bulut olun mavilikte, durma artık o kıyıda! -
Kalmalısın diyordu dostluğun sevdası…
Toprak çağırıyordu,
-en yaşayan yanın benim altımda, gel artık başucuna!
Karlara büründüğünde doğa, sadece sen ısıtabilirsin onu, durma! -
Ellerim hep elinde olacak diyordu dostluğun sevdası….

Yağmur çağırıyordu,
-ben yağabiliyorum bulut kuşunun üzerine,
topraktan yol bulup değebiliyorum gözlerine,
o kıyıdan yağamazsın, durma gel sen de! -
Ömrüme yoldaş ola gülüşün diyordu dostluğun sevdası….

...Ve bir gül çağırıyordu…
Karşıyaka Denizinden, Ankara göğünden…
Bulut kuşun üzerinde açan
Kırmızı bir gül çağırıyordu,
-benim kadar yakın mısın ona? ben onunlayım hep..
gelirsen köklerim yerine kendi kollarınla sarılırsın ona-
Rüzgar hayatında tek bir şeyi kıskandı……..
Kendi kolları yerine
...toprağa filiz filiz kök salıp
...yarine dokunabilen bir gülü…
Rüzgar hayatında sadece bir gülü kıskandı,
...kendi dokunamadığınca..
Ama her şeye rağmen;
“Ağrıdıkça biliriz yüreğimizin yerini” diyordu
...dostluğun sevdası….
Ama her şeye rağmen;
“Bir nehrin tükenişi bir aşkın tükenişine benzer” diyordu..
“Kendin ol kendin ol/sen buysan başkası ol” diyordu..
'Yüzümüz hayatın en gerçek denizidir
Kurutmaktan sakın yüzümüzü'
....
Çoğu zaman kendisini çağıranları diyemedi
Özlemini dindirmek isteğini söyleyemedi
...dost sevdasına..
Kıyamamaktandı bir yanı,
Bir yanı kendine yakıştıramamaktan…
Sadece bir kez denizin yeşili dedi ve sustu…
Bundan gayrı çağıranların adını hiç söylemedi.
Hep çağırdı bilinmeyen uzaklardan o dost sevda…

Çağırmayan biri daha vardı…
Ah bir çağırsaydı…….
Ama rüzgarı bulut kuş hiç bir zaman
Yaşamın o kıyısına çağırmadı….
Ah!
...hele
...bir
...çağırsaydı….ah……bir kez olsun yeterdi…….
Ama hiç çağırmadı………

Ve kaldı rüzgar, içinde çiğ taneleriyle
…ve kaldı rüzgar….

IV.

Sabahın çok erken saatleriydi…
Kayanın üzerine sabahın ilk ışıklarıyla
...nazlıca süzülen bir İstanbul vardı…
Çisil çisil damlayan, inceden kuşatan bir İstanbul…
Tepeleri sis içinde, denizi gri duran bir İstanbul…

Ufukta bir sürü kıpırdanma çarptı o sırada gözüne,
uzaklardan ona doğru yol alanlar vardı,
...doğruldu.
Denizle gökyüzünün birleştiği noktadan
başlıyordu kıpırtılar…
gitgide ardında beyaz köpükler bırakarak
yaklaşıyordu rüzgarın yüreğine...
Üzerlerinde bir yağmur bulutu vardı.
Kızılı andıran bir rengi vardı bulutun,
maviliklerin arasında
...ilk bakışta görünen buydu.
Yaklaştılar, gözleri gün ışığı yüklüydü.
Rüzgarı alıp ortalarına
bir süre hiç ko-nuş-ma-dan
kana bulanan güvercinlerini düşündüler…
Sözlerden daha çok şeyi anlatan
bir sessizlik içinde yol aldılar,
yüreklerinde yaşamı kazamnaya yeminli çarpıntılarla..

Denizin okyanusla kavuştuğu yere kadar gidip,
vakitsiz okyanusa yol alanlar
gözden kaybolana kadar el salladılar
...arkalarından,
yürek salladılar….
Yürekli bir türkü rüzgarlara karıştı.
“Sen benimsin bahar gözlüm…
yarınlarda ikimizin…”
Sonra uzunca konuşup aralarında,
her biri ayrı bir denize yol aldılar.
Hiç biri dönüp ardına bakmadı.
Kimbilir kaç vakit sonra,
hangi iklimde
karşılaşırlardı bilinmez..
kimbilir kaçı sevgili yerine koynuna
zindanlar, gece sağanakları alıp
yol alacaklardı…..

Çıkınlarında onlar için kuracakları geleceğin haritası,
onları bırakıp ardlarında,
yol aldılar
güneşin
denizine
doğru..

Denizle gökyüzünün birleştiği yerden
Köpük köpük yaklaşan kıpırtılar
Ya-şa-mın kendisiydi.

V.

Rüzgar dalgalar boyu güneş içerken,
birden paslı bir kapının sesiyle irkildi…
Yüreği ve bedeni yıllardır ardındaydı kapının..
Denizle bütünleşmiş bedeni
yeşilini maviye katmış yosunlarla
yıllar yılı salınmıştı,
ama yosunlu duvarlar
ama demir kapıların soğukluğu
yine de işleyememişti içine,
yüreği orada sanılsa da
aslında hiç orada olmamıştı…
Uzun yıllar olmuştu denizle birlik
...inciden uçurtmalar uçurmayalı,
Meltem rüzgarının esintisinde
...dalgalarla yarışıp
...saçlarını savurmayalı…
Düşlerinin ateşinde ısıtmıştı yüreğini…
Dost sevdaların ateşinde…
Yeni bir dost filizi daha belirmişti
...ve durmuştu pusulanın ibresi.
Yürek çırpıntılı…

VI.

Yoldaş kirpiklerinden
camlar ardına günışığı sızardı,
Rüzgar günışığından taç yapıp
...saçlarına takardı.
Uzun yıllar bir başına kalmıştı
Onca kalabalığın ortasında
Ama kuyunun dibindeki bir taş gibi..

Ama bir gün bile
Yaşamı güzelleyenlerden uzakta
...kalmamıştı yüreği.
Asıl uzaklıkların insanın içinde olduğunu bilerek
özlemin fırtınasında dimdik durabildi,
Bazen kapaklansa da
Hep onu tutacak bir canı vardı…

Yüreğinden yangınlar geçmişti,
Yitirmeyi ve kazanmayı öğrenmişti,
Kollarının arasından
Süzülüp gitmişti işte bulut kuş…
O oralarda, yaban ellerde kalmıştı…

O oralarda, yaban ellerde kalmış mıydı? …

Bir masal kuşu değildi peşinden koştuğu,
Gerçeğin ta kendisiydi.
Tüm insanlığı ışığa kavuşturacak
Bir gerçekliğe doğruydu yolculuğu…

Yeraltı nehirlerinin
okyanusa giden
sabırlı yolculuğu gibi…

VII.

Kum saatinden
...zaman akıp gidiyordu.
Kendiyle aynı dalgada çırpınan
yüreklerin arasındaydı rüzgar,
Bu ona uzun koşusunda
Yeni bir soluk getirmişti.
Özlemekler, kavuşmaklar
...ve aynı göğün ezgisi altında
...aynı ağızdan bir türküyü söylemekler
ancak bu kadar yürekten
...paylaşılabilirdi.
Yüreğinin bir yanında her zaman
...dostluğun sevdası vardı.
Dostluğun sevdası demişlerdi adına!
Bu yürek bağının içinden
bulut kuşlar geçerdi
...katar katar…

Bazen hep bir arada kanatlanırlardı
–her bulut içinde bir rüzgar taşıdığından belki-,
Gök kanat kanat sevda yüklenirdi.
Bir gün gelip de bulut kuş
En güzel vaktinde yaşamın,
...rüzgardan hiç kopmadan
Uzaklara yol alınca,
Rüzgar yanmış bir ormanda
Son yeşil dalın yalnızlığıyla
...geride kalınca,
Tüm yoldaş dalgalarıyla
Yaşam elinden tuttu rüzgarın..

Öyle bir yüzdü ki dostluğun denizinde,
köpük köpük savruldu yalnızlıklar…
Sadece küçük bir kuşun nefes alması gibi
...çırpıntılar kaldı yüreklerde..
bunun adına da hüzün dediler.
Paylaşmayı ve acıyı güzellemeyi bildiler.
Ol sebepten
Hiç bir fırtınada dağılmadılar.

VIII.

Bir vakit sonra içinde olacak yaşamın..
her ne kadar içinde olmasa da
...zından karanlığının.
Ağaç gövdelerine gizlenmiş yıllar gibi
...günler günleri koşturacak
...ve rüzgar duvarların hemen dışındaki dağa
bir koşuda tırmanacak,
Protezli bir kolla bile olsa tutunacak…
Doruklarda –o doyumsuz gök maviliğinde-
Bir parça gök çekip yüreğine,
Sonra yıllarca düşlediği
...denize atlayacak….
Rüzgarla dansederek,
...dan-se-de-rek...
...göğün çağıran mavisinde,
...yıllarca hasretini duyduğu mavide
...sa-lı-na-cak…

Onu bekleyecek deniz,
bir de dost sevdası,
bir de yeni filizlenen dostluk çiçeği…
gök sarmaşıklığında...

IX.

Bugün güç biriktirme zamanı…
Büyük fırtınalarda
O büyük güne
O güzel düşlere tutunmak için
Yarını mayalamak için
Güç ve umut biriktirme zamanı..

Ayışığı gökte yükselince
U s u l c a süzüldü p a s l ı k a p ı l a r d a n..
Düşleriyle harmanlayacak bir gün umutları.

“Zaman sadece birazcık zaman….”

X.

Rüzgar Şehr-i İstanbul’u tümüyle gören
Bir kayanın üzerindeydi,
Yüreği okyanusun sonsuzluğuna
...sevdalı olsa da,
Bu şehrin maviliğine vurgundu…
Burasıydı onun yeri….

Ve dostluğun sevdası …..
Şehr-i İstanbul’u tümüyle gören
Bir kayanın üzerindeydi,
Kendi sevdası koynundaydı.
Bu şehrin maviliğine o her daim vurgundu…
Burasıydı
onun
yeri….

Kayanın üzerine
Sabahın ilk ışıklarıyla
nazlıca süzülen,
O büyük günü
bekleyen

Bir İSTANBUL vardı……..

Meltem Kaya
Kayıt Tarihi : 2.7.2004 15:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Meltem Kaya