Oy! Benim deli yüreğim oy!
Oturup yazmakla bitiremiyorum
hüznünü ve sevgilimin hasretini
ki bir mitralyöz olup her ikindi vakti
kurşunlarını okşar gibi gömerken bedenime.
Ben bunları bir yana bırakıp
kutsal ölülerimin adlarını ve acılarını
dilime besmele yapıp
öyle başlamalıyım
geceleri uykuma.
Sevgilimin
dost yüzünü
dost sözünü
bir bardak çayla birlikte
yorgun saatlerimi çarmıha gerdiğim
kordon kahvelerinin bir yerlerinde
gizliyorum artık sessizce
yüreğim yaşlı.
-Bir zamanlar İzmir yüzlü kadınların
fotoğraflarını doldurmuştum ceplerime de
ne olmuştu sanki?-
ben bu yüreğe
şunu öğretmek zorunda olduğumu
çok iyi biliyorum şimdi.
Kapitalizmin düzeni
ahtapot kollarıdır
kıldan ince boyunlarımıza.
Oysa
yılların yorgun çizgilerini
alnında büyük bir ustalıkla
fakat sevimlice
taşıyan babam
ve ben bir türlü eğilmeyi
öğretememiştik boyunlarımıza.
-Bir sarkaç gibi sallanmaktansa
ben buna razıyım.-
Yeter ki
göğsüme bastırdığım yumruğum
Nurhak’ta, Kızıldere’de
birbiri ardına batan güneşlerin
tomurcuklandığı kızıl karanfil olsun
-Çünkü karanfil
en güzelidir çiçeklerin.-
Yıllar geçip de
ölürsem okşayamadan doğacak çocuğumun
saçlarını
vasiyetim şudur ki
bırakın gerektiğinde başkaldırmayı
yayından çıkmış ok gibi
kullanmayı öğrensin.
Utanmadan insanlığından
başı bir buğday başağı gibi
dik yaşasın.
Kayıt Tarihi : 23.5.2012 22:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!