Sıvası dökülmüş taşlarla süslü etrafı
Soğuk bakışlar çekilmiş ranzalara
Gözlerinde geçmiş yılların sancısı
Çöker dizlerinin üstüne…
Solgun yüzler sinmiş duvarlara
Bir eski türkü gezinir koridor Maltalarında
Daha yarıdayken biter havalandırma sırası
Bir deli hasret dudakların kenarında kalır
Sonra…
Yolunu kaybetmiş hayaller uğrar koğuşlara
Hep güneşi bekler o küf tutmuş karanlıklara
Yüreğinin bir yerinde sabırla süslediği düşlerine
Bir haber bir umut uğramaz posta kutularına
Üşür dört duvar...
O gün Hiç istemediği kadar muhtaçtır Gardiyanın sesine
İşte böyledir bu dört duvar
İçerde tutsaklığın dev aynası
Dışarıda gencecik bir bahar
Bilir misin?
Ne zor iştir şu mahpus belası…
Kayıt Tarihi : 16.9.2008 23:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Parmaklıklar Ardında diye bir diziyi izlerken yazdım... Çöker dizlerinin üstüne… Sonra… Üşür dört duvar... Bilir misin?
Güzel anlatmışsın, tebrikler üstad.........saygılar
ilhamın daim olsun
saygılar
baki selam ve muhabbetle..
TÜM YORUMLAR (37)