Sevgilim,
Beni tüketen bir karanlığın içinde yol alıyorum. Seni gördüğüm ilk andan beri, içimde çoğalan bu boşluğun anlamını çözmeye çalışıyorum. Bir uçurumun kenarında durup sonsuz bir derinliğe bakar gibiyim. Sen oradasın, sen oradasın ama dokunulmaz bir mesafedesin. Ve o mesafeye rağmen her şeyin içime işlediğini hissediyorum: Sesin, gözlerin, teninin gölgeleri… Seni düşündükçe, yüreğimde bir şeyler düğümleniyor, her nefeste daha derine çekiliyorum.
Biliyorum, bu bir kayboluş. Herkesin aşina olduğu, kimsenin anlamadığı bir kayboluş… Düşünsene, öyle bir labirentin içindeyim ki hangi yolu seçsem sana çıkıyor, hangi yöne dönsem sen varsın orada. Ruhumun tüm duvarlarına dokunuyor, beni içten içe sarıyorsun. Bir mahkum gibi, sana her yaklaştığımda biraz daha kendi zindanımda kayboluyorum.
Yokluğun, dokunamadığım en büyük gerçeklik. Karanlık, ama huzurlu bir ormanın içinde kaybolmak gibi. Gözlerimi kapadığımda seninle yaşıyor, açtığımda sensiz bir dünyada kayboluyorum.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta