2-] Parlamenter sistem örgütlü yapılanmanın, sınıflı toplumdan bu yanaki süreci içinde, kendi evrimiyle ortaya konulan bir tabu süreçtir. Değilse doğa üstü güçler ikameli, ezotik kutsaldı olan sosyal seçilimdi basınç olmuş olmanın, süreççe meşrulaştırması değildir.
Ne kadarını alır bilinmez ama parlamenter sistem gücünü, referansını ve oto kontrolünü, kendi düzeltmesini; halkın durumlara bakışı doğrultusunda alır. Aslında bu oluşmanın kökü, yatırımcıları dışlar gibidir. Çünkü teşebbüsçü nezaketen halktanım derse de; yatırımcı kendisini pek halk (köle) olarak görmez. Bu nedenle yönetimler ilk başlarda, ezoterik kutsal kılınışın istikametinde idi. Çok sonraki gelişmeleriyle; sınıfsal mücadele tarihinin işi olmaktan da hiç kurtulmamıştırlar.
Bu yüzdendir ki tarih boyunca ezen ezilen ikiliği yönetimlerde de ayrı ayrı baş oynamışlardır. Çünkü ezen ve ezilenler uzlaşmaz bir karşıtlık oluştururlar. Oysa üretim hayatı içinde, yatırımcı ve emek gücü ayrışması bağlamı, şu haliyle birlikte girişir olduklarında. İki durumun girişmesi çağdaş gönenci ortaya koyarlar.
Oysa TOPLUMSA ZAMAN, ne tüm teşebbüstü olur akışa göre ne de uzman tüketimden yana oluşlarla akmalıdır. Toplumsa zaman, bağıntılı bir bütünse ilişkinliktir. Parça ilişkiler ancak bu bütüncü ilişkilerle ortaya konur. Parça işlevler ilişkinliği içinde biri (bir parça işlev) diğerine göre abartılmamalıdır.
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek