Bu gün günlerden pazar güzel bir gün başlıyor
Ortaokul yıllarım çocukluk sonlanıyor.
Kış ağırlaşıyor yeni girdi zemheri,
Her gün sabah kırağı hazanın son demleri.
Fazla zaman kalmadı diz boyu kar yağacak,
Sarılıklar kaybolup her yer beyaz olacak,
Börek kokularıyla yatağımdan kalkınca,
Ne keyifli olacak pencereden bakınca,
Bacalardan ip gibi dumanlar yükselecek,
Sarkıtları görünce içimiz ürperecek,
Ne de olsa doldurduk kömürle unumuzu,
Gerisi artık kolay bozmaz durumumuzu.
Her yer beyaz olunca gece ayaz olacak
Babamızdan her canlı duasını alacak.
Yarabbi bu havada dışarıda kalana,
Yardımı esirgeme tüm kuşuna kurduna.
İşte empati buydu her şeyi düşünmekti,
Elden tutamasa da bari dua etmekti.
Erkenden uyanmıştım hafif hafif üşüdüm,
Sıkıca sarınarak kışı böyle düşündüm.
Buram buram yükseldi enfes börek kokusu
O kokuya dayanmak kolay değil doğrusu;
Hafifçe üşümüşüm fazlaca yatamadım,
Mis gibi kokulara daha dayanamadım,
İçeriden geliyor soba tıngırtıları,
Uyanmış konuşuyor pazar sabahçıları.
Börek son aşamada kokusu keskinleşti,
Babam dua ediyor sesi belirginleşti.
Yarabbi sen sabır ver dağdaki kurda kuşa,
Onlar nasıl dayansın bu kadar çetin kışa?
Allah Allah ne kışı zemheri yeni girdi,
Babalığa bir bak sen kışı hemen getirdi!
Çoktandır uyanmışlar ikisi de ayakta,
Anam soba yanında börekle uğraşmakta.
Bir baktım ne göreyim dışarısı bembeyaz,
Doldurmuş gece boyu hava ayaz mı ayaz.
Sebebi anlaşıldı demin düşündüklerim,
Boşa değilmiş meğer biraz üşüdüklerim.
Anaa kara bir bakın her yeri doldurmuştu,
Kar lafını duyunca herkes koşuşturmuştu...
On beş dakka içinde anam sofrayı kurdu,
Kara bakarak herkes yerlerine oturdu.
Yok kadar bir gelirle anam neler yapardı?
Üç beş çeşit irattan ne yemekler çıkardı.
Yaptığı bu börek de un, patates, soğandı,
O güzelim tatları her öğün olağandı...
O böreğin yanında içilesi o çayı,
Adı hiç mi değişmez her mevsimi her ayı?
Anamın yaptığının bir şeyi beğenmezdim,
Salamura zeytini ağza alıp yemezdim.
Marketlerde görürdüm zeytinleri simsiyah,
Hep içimden geçerdi ah birde biz yesek ah!
Yarı açık yatardık pencerenin perdesi,
Nerdeyse duyulacak karın yağarken sesi.
Hiç böylesi olur mu? Karın sesi demeyin,
Kar yağıyorken bir gün kulak verin dinleyin.
Anam güzel yapardı sobanın ayarını,
Ilgıt ılgıt hisseder duyardık yandığını.
Sobadan çıkan ışık hafif hafif parlıyor,
Tavanı çiçeklerken içimi ısıtıyor...
Bir yandan bakar iken tavanda ışıltıya,
Kulağımı vermiştim kardaki fısıltıya.
Yeniden kar başladı bu pazar gecesinde,
Birkaç gün devam etti o günün ertesinde.
Karı takip ederdim sokağın lambasından,
Ne kadar keyf alırdım soba ışıltısından.
Buydu benim eğlencem yoktu ki televizyon,
Evimize girseydi olur muydu bu vizyon?
Sonunda param oldu güya kurtulduk dertten,
Alması nasip oldu zeytinleri marketten.
Kapkara parlak parlak ne güzel görünüyor,
Yemeye kıyamazsın sadece seyret diyor!
Üstelik ne pahalı milyon milyon fiyatı,
Bunu yemeyenlerin ne talihsiz hayatı...
Gazetede bir haber zeytinler konusunda,
Ne dümenler çevrilmiş görüntü hususunda.
Tekstil boyası ile kapkara boyarlarmış,
Çok parlak olsun diye demire atarlarmış...
Hiçbir zaman zeytinin tümü kara olmazmış,
Doğal olan hiçbir şey hiç böyle parlamazmış.
Zeytinin çekirdeği hileyi anlatırmış,
Kendi kara olsa da çekirdeği olmazmış.
Çekirdeği karaysa mutlaka boyalıymış,
Satışı çok güzelmiş görüntü alımlıymış.
Buna inanamadım şu gelinen hale bak!
İnsanlık düşmüş çöpe, bak pisliğe hele bak!
Gittim hemen mutfağa zeytinleri çıkarttım,
Çekirdekler kapkara tümünü çöpe attım! ..
Dağdaki kurda kuşa dua eden insanlık,
Çöplüğe düşmüş bir bak yandık allahım yandık!
Yetim ile fakirin Allahı vardır derler,
Böyle ince işlerle böyle yardım ederler...
Kayıt Tarihi : 2.1.2017 07:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!