Parkta salıncaklar, yetim ve öksüz,
Sokaklar sessizdir, neşesiz, köksüz.
Küçücük zihinler, kalmış mühürsüz,
Ekranın kölesi, oldu yavrular.
Misketler tozlanmış, saklambaç bitti,
Uçurtma hayali, boşluğa gitti.
Tabletten bir dünya, hepsini yuttu,
Oyunun tadını, unuttu yavrular.
Gözlerdeki ışık, mavi bir ışık,
Duygular karmaşa, akıllar karışık.
Doğayla değil de, camla barışık,
Toprağa basmadan, büyüdü yavrular.
Masallar sustu bak, videolar coştu,
Zamanın peşinden, beyhude koştu.
Hayaller sınırlı, içi hep boştu,
Kendi masalından, koptu yavrular.
Dizleri kanamaz, yara bilmezler,
Yağmurun altında, ara bilmezler.
Bahçede bir çiçek, dara bilmezler,
Beton binalara, sığdı yavrular.
Arkadaş yerine, "takipçi" seçti,
Çocukluk yılları, erkenden geçti.
Sanal bir zehiri, bal diye içti,
Gerçekten çok uzak, doğdu yavrular.
Ebeveyn elinde, birer fotoğraf,
Beğeni uğruna, harcandı her saf.
Kimse de çıkıp da, eylemez insaf,
Vitrin malzemesi, oldu yavrular.
Eskiden bir çelik-çomak sesiydi,
Şimdi o hoparlör, dert nefesiydi.
Zaman bu çağın, en büyük fesiydi,
Karanlık bir yola, ağdı yavrular.
Hayali kurulmaz, pikseller varken,
Veda eder ruhu, henüz çok erken.
Sanalın içinde, "ben varım" derken,
Kendini orada, yaydı yavrular.
Murat der; emanet, bunlar bizlere,
Düşmesin bu canlar, derin izlere.
Yazıktır o masum, gülen yüzlere,
Hayatı ekrandan, sağdı yavrular.
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 13:32:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!