Parklar Şiiri - Ali İhsan Sayılır

Ali İhsan Sayılır
37

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Parklar

PARKLAR
I
Fecre yakın
Aydınlık öncesi sihirli bir an
Yükseliyor minarelerden Ezan
Yankı buluyor köyden, kentten.
Gözler mahmur, gönüllerde heyecan
Sükunet ikliminde derin bir gufran
Sebe Mülkünde name getirmiş
Hüthüt-ü Süleyman…

Sabah,
Cıvıldaşma zamanıdır kuşların
Saba'dır, sabahki şarkı makamı
Uyandı mı sakalar, kırlangıçlar, dudu diller
Durmadan söyler
Gülün neşesini, bülbülün aşkını söyler…
Özlemler, dertler, kederler
Nameden nameye çoğalıp gider…

Ağaçların,
Duasıdır hep bir ağızdan:
Kahrın ve ateşin uzağında,
Rahmet aksın, bulutun gözyaşlarından.
Su dolaşsın, kılcal damarlarımda
Kuş sesleri, eksilmesin dallarımda.

Ya kapı dibinde
Ya da bir ağacın kavuğunda
Ama hep kovulmuş, itilmiş; ayakaltında…
Bakmayın kabarıp gürlemesine
Dosttur, sadıktır,
Sesinizden, kokunuzdan tanır sizi…
Köpektir, parkların güvencesi, sırların tanığı.
Onların da vardır hisleri, kabarır duyguları
Zaman olur kahrından çözülür dizleri
Oluk oluk akar gözyaşları
Bir kemikten öte, sevgi ister gözleri…

Havuzda gürültü ile başlıyor kazlar
Tefekkür ile yüzüyor kuğular…
Ah canım kuğular…
Güzeldir, asildir, vakurdur
Sanatın simgesi, güzelliğin timsali,
Onlarla bir başka anlamlanıyor sular

Gecikmeden
Sahneyi alır dilenciler;
Anlatıyor sıra sıra hikâyeler.
Kiminin yoktur abası
Kiminin yırtıktır urbası
Konuştukça; yanar ciğeri, kanar yarası
Zannedilir "kazancı" tek tasası…

Gizemli köşelerin sakinleri:
Aşıklar, dünyayı salanlar
Bir tarafta, çılgınca kahkahalar
Ötede hüngür hüngür ağlayanlar.
Nefesi ateşle tutuşup yananlar
Deryada, pusulasız yola çıkanlar…
Uçuk, kaçıkların hepsi buradalar
Hem dertte, hem kederdeler…

Derken, aydınlanıyor her yer,
Parka, bir bir geliyor gündüzlü sakinler.
Karşılıyor gelenleri,
Çamlar, sıra sıra serviler,
Salkım söğütler, iğdeler
Araya serpiştirilmiş bodur bitkiler
Huzur veriyor çimenler
Sessizliği bozan, şarıl şarıl akan sular…

Grup grup konuk dedeler.
Yılların izi, yüzlerinde derin çizgiler.
Yanıyor sigaraları gibi gönülleri…
Tütüyor dumanın ucunda ıstırapları…
Ardı ardına geliyor demli çaylar
Bir birine karışıyor hatıralar.
Herkes anlatıyor dünkü hikâyesini
Bir de ekliyor gelecek beklentisini.
Bir kısmının da,
Tefekkür ile tezekkürdür işleri.
Elinden düşmez,
Doksan dokuzluk tespihleri.
Ortak yanları: Ah sızlamazsa dizleri…
Tutsa ayakları…

Öğlen saatine,
Güneşlenmeye gelir;
Anne anneler, baba anneler.
Hepsinin,
Istırabı okunuyor yüzünden.
Hikâyeleri sessiz ve derinden.
Çoğunun derdi hastalık,
Sonra gelinler…
Bir de yok mu vefasız çocuklar…
Ne bayram arar ne pazar,
Ne bir selâm gönderir
Ne de bir mektup yazar.

Bahar gelince cıvıl cıvıldır parklar.
Çocuklara bayramdır parklar.
Onlar koşar anneleri kollar.
Onlar boncuk boncuk terler,
Anneleri siler.
Parkta bir onlar dertsiz, kedersiz…
Olup bitenden habersiz
Oynar da oynar…
***

PARKLAR
II

Sabah, Güneş daldan daladır.
Akşam, Ay serinliğiyle parktadır.
Yıldızlar, on dördündeki aydadır.
Güller, cümbüşte ön safta
Bülbül, hüseyni ile sazdadır.
Bir tarafta neşe ile kahkahalar
Bir tarafta hicranlar parktadır

Hasretler söylenir, dert kaynar.
Ateş; dert ve ıstırapla yanar.
Seksen yılın hatıraları anlatılır.
Yorgun ruhlar burada dinlenir…
Temiz havanın, tadına burada varılır.

Dosttur, sırdaştır , sığınaktır
Sabır taşıdır parklar…
Kapısız yurttur, konaktır
Hepimiz adına;
Geleni karşılar, gideni uğurlar…

Sonbahar gelince,
Dökülür yapraklar, toplanır masalar.
Her tarafa hakim olur sarı sarı yapraklar.
Güneş etkisiz, deva olamaz sular.
Sessizlik içinde,
Ümit edilir yeni baharlar.

01 KASIM 2015-ANKARA

Ali İhsan Sayılır
Kayıt Tarihi : 16.10.2018 22:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali İhsan Sayılır