Arasından süzülürken, akar durur yuvarlanır
Yağmur suları, izmariti, çöpü, selpak’ı, kumu
Göz yaşlarımı hatırlatır bana, bir de, bir de seni
Yürüdüğüm parke taşları, çarpan kalp atışları
Kimler geçmediki üzerinizden, şuursuzca
Düşünmeden emeği, basıp kara taşlarınıza
Kiminiz renkli, kiminiz desenli, kareli, petekli
Kilim gibi döşemişler kaldırıma, ardı ardına
Ne sevdalılar yürüdü üzerinizden, küs barış
Ne beyefendiler ne sarhoşlar, bağıra çağıra
El ele çiftler, mutlu sevgililer, yoksul fukara
Belki de, ben gibi yalnızdı boynu bükükler
Beni de ağlatmayın parke taşları, ıslatamam
Ermedim ben o murada, yürümedim kol kola
Sevdiğimle üzerinizde dolaşamadım el ele
Samsun'da, İzmir'de, Mersin’de, İstanbul’da
Anlıyorum sizi parke taşları, hissediyorum ben
Atılan tükürük, izmarit ve çöpler akıp giderken
Yürüdükce vuruyorsunuz yüzüme, utanıyorum
Ben de, ben de siz olmuşum çiğnenen her adım
Bütün nankörler üstünüzde, utanıyor, sıkılıyorum
Sizde beni anlayın parke taşları, yaban değilim
Yollar, yıllar gibi götürmediniz beni, gurbetime
Anladım, Bağlantınız yokmuş başka kaldırımlara
Oval gibi dönüp durdum, yürüdükçe arka sokağını
Getirdiniz beni en başa, göz yaşıma damla damla
Beni yıkan, beni yakan, beni yutan, kara yıllarıma
Siz, ah siz parke taşları, siz, ah siz parke taşları
05 04 1988…..Hasan Çam
Ümraniye……..İstanbul…[email protected]
not
yeniden düzenleme 21 11 2006
Kayıt Tarihi : 21.11.2006 18:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)