Hiç tek başımıza yazılmadık
Yoklama defterine sınıflarımızda
Ağacın dalın yaprağın sesini dinlerdik
Ateşin sesini
Rüzgarın ve suyun
Gecenin çığlıklarını dinlerdik uzun uzun
Hepimiz bir parkaya sevdalıydık
Ağabeyimizden amcamızdan hatıra kalan
Siyahtı
Sımsıcaktı
Ve yağmur gibi üzerimize kurşun yağardı
Çingene pembesi
Şarabın kırmızısı sayardık kanımızı
Emekçi ellerin dokuduğu basmalara
Ve bir umudun kanadına yazardık adımızı
En çok Nazım Hikmet’i severdik
Bir de Ahmet Arif’in
Dağlarına bahar gelmiş memleketini
İstanbul’un çocuk işçilerini severdik
Çukurova’nın paramparça ellerini
Bıyıklarımız buz tutar
Ardahan’da zemheriyi severdik
Antalya’da yaz güneşini
Birer şelaleydik
Çatık kaşlı dağların arasından akan
Damla damla dökülürken kanımız
Çırılçıplak bir taşa
Canımızdan geçerdik çoğu zaman
Yaşatabilmek için bir canı biraz daha
Hepimiz bir parkaya sevdalıydık
Ağabeyimizden amcamızdan hatıra kalan
Siyahtı
Sımsıcaktı
Yüreğimizde sızlayan bir şeyler vardı
Hep bir şeyler sızlardı yüreğimizde
Taşa demire yaslardık sırtımızı
Duvara çentik atmayı öğrendik içeride
Volta atmayı tespih çekmeyi
Masmavi gökyüzünde
Bembeyaz bir güvercini öğrendik
Her ranzaya bir şehrin adını verdik
Her iskemleye bir kasabanın
Hasreti kına yaptık koyduk ellerimize
Türkü söylemeyi öğrendik
Türkü söylemeyi içeride
Hepimiz bir parkaya sevdalıydık
Ağabeyimizden amcamızdan hatıra kalan
Siyahtı
Sımsıcaktı
Hiçbir kadının gözlerini yazmadık mektuplarımıza
Hiçbir delikanlının kara yağızlığını
Bir “yetmiş sekiz”i koyduk zarfa
Birde umutlarımızı
Ne kör bir ütopyanını peşinden koştuk
Ne de bir pula sattık parkamızı
Kayıt Tarihi : 20.6.2006 09:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)