Yaşamın parçalanmış birer kaplumbağa olduğunu, nasıl da unuttu insanoğlu. Ben, yaşamı bir anımsama süreci olarak algılama yaşımı çoktan yitirdim. Sordukları zaman bana işimi, ailemin maddi durumunu nasıl da üfleyerek gülümsüyorum yüzlerine. Bir yalan vardiyası ki sormayın! Bir ara başka bir kimliğe bölündüğüm oluyor, bunu da daha çok bar ortamında yarattığım kişiliklere borçluyum. Sahte görünen bir gerçekliğin en belirleyici sıfatı olmak, özne kavramı olarak yarattı çevremde beni. Yakın çevrem ne işle uğraştığımı bilmez, birkaç kişi dışında. Aslında onlar da bilmez beni. Ayak uydurma biçimi olsa gerek bu sıradanlık. İnsan, gerçek yeteneklerinin sınırlarını bulamadığı an, patlar. Ben de patladım, ta ki Londra hayalimde gördüğüm kanlar içinde yatan Tezer Özlü ve Nilgün Marmara sendromundan
sonra…
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta