Parantez... Makale Şiiri - Yorumlar

Songül Uçar
96

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

) Virgülsüz metinler gibi hayatlarımız, dur duraksız, soluksuz, bir çırpıda tükettiğimiz... Ne kadar uzun olursa olsun ve ne kadar yoğun ya da kıymetli şeyler yaşanırsa yaşansın, hiçbir şey anlamadan geçirdiğimiz yıllar, hiçbir şey anlatamayan kelime yığınlarına dönüşmüştür, fark etmeyiz. Kafiyesiz, uyaksız, hecesiz, vezinsiz şiirler olur kimimizin hayatı… Ölçüsüz ve hoyratça alt alta sıralanmış dizeler vardır -ki her mısra rüzgâra kapılmış yelkenliler gibi savrulup yitmiştir sanki açık denizlerde, ne bir rota ne de dümen vardır kaptanın elinde… Doğduğumuz an kulağımıza fısıldanmaya başlanmış türküleri kâh mırıldanıp kâh haykırarak yol alırız açık denizlerde, kalabalık yalnızlığımızla… istesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de, yansak da donsak da, farkında olsak da olmasak da..!

Bir şeyler olur bazen ve yarım nefeslik, bilemedin bir nefeslik bir mola vermek zorunda kalırız, elimizde olmadan ya da olarak, ne fark eder ki? Önemli olan nefes almak! Öyle değil mi? :) Şansı olanlarımız işte bu kısacık an-lar da fark ederler an(lam) sızlığın akıntısında an-lam aramakta olduğunu… Derin bir sessizliğin içinde duydum sandığı seslerin, gördüm dediği kalabalıkların bir hayal olduğunu ve “benim” dediği her şeyin avuçlarından nasılda kayıp gittiğini... Şöyle bir silkinip çeki düzen vermek, hayatında noktalama işaretlerine de yer vermek ve anlamlı cümleler oluşturmak için derin derin nefesler alır, ama sonra yeni bir farkındalık fakat eski alışkanlıklarla, aynı nesirleri yazmaya devam eder çoğunlukla… En içler acısı farkındalıklar ise genelde, hikâyenin bittiğini gösteren o son noktayı koymak üzereyken gerçekleşir, ana fikri olmayan hayatlarımızda...ve uykuda geçen bir ömür için üç nokta bırakırız arkamızda...Üç nokta! “dün”, “bu gün” ve “yarınların” anısına…

Bir dönüş yapsak şimdi tamda bu noktada, örneğin şöyle cümlelerle alsak virajı: “Nedir hayat? ”,” Anlamı nedir? ”...soru işareti giriverir hikâyemize ve o üç noktanın birini takar kuyruğuna, böylece “dün” kalır oracıkta. Sonra kalan iki noktayı üst üste koyup kurduğumuz cümlelerle anlam katarız “bu gün” ve “ yarın’lara”. Gökkuşağının renklerine, gecenin karanlığı ve gündüzün aydınlığını da katarak boyamaya başlarız zamanı… “Bu gün” parmaklarımızın ucunda duran alttaki, “yarın” sa gözümüzün ucunda olan üstteki nokta. Diğer tüm renkler bu ikisinin arasında..!

“Neredeyim ben? ”, “ Kimim? ”, “ Ne yapıyorum? ”, “ Evren nedir? ”,” Yaşam nedir? ” gibi sorularla irdelemeye devam ettiğin de ayrılır kalan iki nokta da birbirinden ve “bu gün” serilir ayaklarının altına, boylu boyunca. İlk kez kendini aynada görmenin şaşkınlığını atmaya başladığında, içinde bulunduğun evreni fark etmenin şaşkınlığı ile dolarsın bu kez… ve an-ı hissetmek; hem mutluluğun hem de hazzın, huzurun hem de heyecanın, dinginliğin hem de coşkunun doruklarında, varlık ve yokluk arasında dolaştırırken ruhunu, sonsuz bir ufka bakmakta olduğunun farkındalığı işler iliklerine. Son nokta hükmünü yitirmiştir artık, ne gam! ”yarın”, “dün” olmaktadır, şu an..!

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta