Işıkları söndürdükten sonra, mezarına geri dönen bir ölü gibi yatağıma girdim. Bugün kaç ceset taşımıştım da bu kadar yorulmuştum, kaç sigara içmiştim, babamla kaç saniye göz göze gelmiştim, annem kaç kere bakkala göndermişti, kaç insan hakkında belanızı sikeyim, kaç kadın için Allah sahibine bağışlasın, kaç bebek için Allah analı babalı büyütsün demiştim bilmiyorum. Bir sigara yaktım, yatağım sıcaktı, toprak atmadım...
Yastığımı sırtımın kordinatlarına göre ayarladım ve doğruldum. Sol tarafımda bulunan perdeyi yüzümün çapı kadar araladım, dünya zenciydi. Karşımda yeni yapılan binanın, dış mimarisinin ne kadar güzel olduğunu fark ettim iki ay sonra. Sigaramdan bir kaç fırt almayı ihmal etmiyor, küllerin yorganıma düştüğünü fark ediyor ama aldırmıyordum...
İçim o kadar sıkılıyordu ki midem küçülmüştü, ve yaklaşık yedi saattir sadece sigara içiyordum. Sigaramı söndürdüm, yorgan da değil pencerenin kenarında. Sonra başımı yastığa koydum.Hiç bir kadın aklıma gelmedi, yediğim hiçbir kazık aklıma gelmedi, bebekken vefat eden ablam aklıma geldi, elinde büyüdüğüm anneannem, sevmek isteyip de sevemediğim, sevip de kırdığım, üzdüğüm herkes aklıma geldi. Kendime adi biri olduğum aklıma geldi, sonra iyi niyetimden benim ciğerimi sökenler aklıma geldi. Sonra her şey ardı arkası kesilmeden gelmeye başladı. Uykum gelmedi, gözyaşlarımın yanağıma düştüğünü fark ettim, sonra bunun için bir daha ağladım...
Bugün ne yaptığımı düşündüm, on saniye sürmedi vazgeçtim. Allah affedendi ama ben affedilmezdim. Ama bugün içki içmedim, miligramlık bir affedilme şansım vardı, yada ben kendimi kandırıyorum annem öyle derdi. Ama annemi hiç kandırmadım...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta