Mevsim kış, vakit akşam, ortalık kalabalık
Yağmur yağıyor İstanbul’a, gök yarık yarık.
Galatasaray’da bir sarhoş nârâ atmakta,
Evsiz kalmış olacak ki çamura yatmakta.
Duraktaysa bir güruh, bütün gözler yatakta,
Sarhoşa bakıp bakıp kahkahalar atmakta.
Belli ki iş bu sarhoş kaldırımlar çocuğu,
Duraktakiler belli değil, kimin çocuğu.
O gitti meçhûle, çamurlara bulanarak
Duraktakilerse koltuklara yaslanarak.
Yol almadayız gûya, varaca’mız yer evler
Cüceler otobüste, yağmur altında devler.
Cümbüş içinde Taksim, işte ikinci durak
Beynimde binbir soru, yumak üstüne yumak.
Bir kadın ki nûr yüzlü, yaşı yetmişe yakın
Elinde boş filesi, başı geçmişe yakın.
Adım attı taşıta, tutarak bir yerinden
Ağlıyordu gözleri, sessiz ve en derinden.
*
Gördüm, “Bağışla” der gibiydi sanki memura
“Param yok evlâdım, uğramışım dumûra.”
“Devlet malı bu, parasız olmaz! ” dedi memur
Belli ki hakka değil, vicdansızlığa memur.
Haksız da değildi hani... Milyonların hakkı
Beşyüz lirada vardı elbet herkesin hakkı.
Attı tepemin tası, takla üstüne takla
Dedi içimden bir ses, dalaş böyle bir hakla.
Kestim dilimi, olup biteni görmek için
Hem yandım, hem yakındım... Ağladım için için.
“Ne ayıp bir şey, ayol! ” dedi yanımdaki ses
Meyhane kokan, fuhuş kokan sosyete nefes.
“Öyle değil mi beyefendi, haksız mıyım ama? ”
Hak dolmuştu taşıta, başım yaslandı cama.
Sustum, boğdum öfkemi, gözlerim dışarıda
Gördüm, kirlenmezmiş yağmurda, edep de ar da.
Gözleri gözlerimde, bakakaldı arkamdan
Fışkıran faziletti, yoksulluk yarasından.
*
“Param yok, evlâdım...” Ruhumu zonklatan bu ses
Dedi durma, çabuk ol, taşıtın önünü kes!
Bir çığlık koyvermişim, “İnecek var, şoför bey! ”
Ne günlere kaldık Ya Rab, hey gidi dünya hey!
*
İşte durak, atladım, yolda buldum kendimi
Çoktan unutmuş idim çoluk çocuk derdimi.
Fırladım Harbiye’den, yönüm Taksim’e doğru
“Aynı yerde mi acep? ...” İçimdeki tek soru.
Bu koşu, o koşu değil... Bu koşu uhrevî.
Sanki sel götürüyor, İstanbul denen devi.
İşte Taksim’deyim, ilerde bir kalabalık
Koşturdum o tarafa... Kadın yerde uzanık.
*
Çekilin kalabalıklar, başından çekilin!
Boşverin siz bunları, yiyip, içip, eğlenin.
Baktım, çamurla karışmıştı ağzındaki kan
“İşte sana can! ” der gibiydi onca bakışan.
Eğildim üzerine, kalbine kulak verdim
Çıkardım gömleğimi, kanlı yüzüne serdim.
*
Bir taşıt almamış, biri çarpmıştı ona
Bulamıştı kaderi onca çamura kana.
Boş filesi elinde, sımsıkı tutar gibi
Kimin dramıydı bu, onun mu bizlerin mi?
*
Yağmur yıkıyordu naaşını, başında nûr
Parası olmayanı, eyvah, yıkayan m’olur?
Kayıt Tarihi : 31.10.2005 01:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!