Aralıktı, sigaranın dumanı soluğuna karışmışken
6.45 in önüydü, neyin kutlamasıydı hatırlamıyorum.
Küçük bir kedi gibi sarıldın, ağlamamak için kendimi katlettim ya
Öyle değildi o.
Bisikletimiz vardı, biraya paramız yeterdi, evimiz küçüktü ama sığıyorduk işte.
Ağlayacak neyimiz vardı;
Ayrılacak neyimiz...
Gençliğimin son saniyelerini yaşıyorken o anda, gözlerinin değdiği her santimim kuruyup düştü topraktan geldiği gibi,
Toprağa döndüm o aralık,
O karanlık sokakta.
Kurşun gibi ağırdı hava,
Hayat insafını çocuğa bağladı bir anda.
Ben gelemem dedim.
Arkadaşlara mutluyu oynayamam, evimize döneceğim dedim,
evimiz derken son kez evimize ağlıyordun.
Vallahi senin ağlamana kıyamadım da ondan çöküverdim asfalta,
Ondandı gözyaşımı saklamadan,
Hatta akan burnumu silmeden ağlamam.
Çocukluğun gençliğin son saniyeleriydi.
Seninle geçirdiğim en kötü andı bitişimiz,
O ağlayarak uzaklaştığım anı,
Bile,
Değişmem hayatımın sensiz en küçük bir kısmına
Benim,
Küçük,
Güzel,
Kıyamadığım,
Ölene kadar kavuşamayacağım Aşkım.
Belki öldüğümde, bu dünyada yaptıklarımın bedelini ödeyince seni,
Belki de cennet sadece ağaç çicek böcek değildir belki de,
Seninle film kiralamaktır, yada sarılıp uyumaktır belki.
Öyleyse eğer cennet, kavuşmaksa sana varım;
Yok çicekse yada böcek,
İstemem Allah"ım at beni nereye atacaksan,
Sarı kehribar tesbihimi de unutma ver de elime
Alışığım ben, benim cennetimin geleceği günü beklemeye.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta