Helâl ekmek kavgamızda
Gömleğimde kuruyan ter,
En sevdiği koku olmuştu
Sandık diplerinde saklanan.
Ve çoğu zaman günde beş kez
Koklayıp koklayıp içine çektiği,
En sevdiği parfümüydü annemin.
Sorabilirsiniz,
Yalan bilmez şahitlerdir,
İyilik perileri ve kuytu köşeler...
On beşimde şiirler yazdım,
Bitmeyen sigara paketlerime.
Kırk yıldır kitaba giremedi oysa,
Kimse de okuyamadı ne sevda ne kahır şiirlerimi,
Fukaralıktan yalnız kaldı evde dizelerim...
Elma, armut, üzüm vişne
Karpuz, kavun tüm zerzevat ve saire,
Yani biz rençberlerin ürettikleri,
Terimizle basılan paranın etmezken onda biri,
Vita yağı, çay – şekeri ve kirli kaput bezi,
Neden yılan gibi sokup yutuyor hala bizim ürünleri?
Sınıf arkadaşlarımdan en sevdiklerim,
Çift dikiş okuyan ders verdiklerim;
Naylon ayakkabı giymemiş zengin çocukları,
Buz gibi tamek gazozu içerken hergün keyfine,
Bense sorgulardım bir barışıp bir küserek,
Kuru soğan ve üzümü ekmeğe katıp yiyen,
Biz milyonlarca çocukların,
Ve babalarının suçu ne!
Dayı oğullarımızdan işini bilenlerle,
Ülkelerden emperyali tüttürenler zengin!
Dünyanın karnını asırlardır doyuran,
Biz üretenler hep yoksul tanrım, niye?
Yalnızca anneme hoş koktu terim
- o da yok şimdi ben ne edeyim? -
Değişmeyecek mi bu vicdanlar, bu koku zevki?
Neden para etmiyor hala bizlerin alın teri?
04.Ağustos.2003, Ankara
Yalçın ÖnerKayıt Tarihi : 5.3.2007 13:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirin hikayesini Elleri su toplayıp, baloncuklar patlayıncaya dek 10-15 yaşlarında çalışanlar bilir...

TÜM YORUMLAR (1)