Dünyada ezen uluslar ve ezilen uluslar vardır..Demiş bir düşünür..Bu sözü söylerken çok düşünmüş olmalı ki..Bunu anlamak için insanlar devrimciliğin abc’sini sökmek zorunda kalırlar..Sonra birden başlarlar ezbere ‘’Vay be dünyada sömürenler ve sömürülenler de varmış demek.’’Demek ki madalyonun öbür yüzü de var..
Madalyon bu günlerde ezilenlerden tarafa fena halde pas tutmaya başladı..Bir yanda sermayenin tekelinde teknoloji,bilim,sanat gelişirken ve gökdelenler yükselirken diğer tarafta açlık gecekondulaşma yoksulluk savaş ve zulüm almış başını gidiyor..Bir avuç sömürgenin topluma enjekte ettikleri bu bencilce tüketim kültürü ezilenler arasında birbirini yemeye ve yok etmeye dayalı olarak düşmanca tavırlar geliştirdi ve giderek beyinlerimizdeki hakimiyeti ele geçirdi..Bu rekabete ve eşitsizliğe dayanarak birbirini düşman gibi gören halklar ve insanlar başladılar kültürlerinin temelindeki sevgi,saygı,dostluk gibi değerleri kaybetmeye ve giderek bencilleşip çıkarına göre hareket etmeye -yozlaşmaya- tüketim kültürüne ayak uydurup bunlarda doyum aramaya..Artık ya kazanmalı ya kaybetmeliydi..Herkes kazanamazdı bu felsefeye göre..Birileri kaybetmeli ki birileri daha çok kazansın..Ne yazık ki sezar'ın hakkı da sezara gitmedi..Tabii doymadık doyamadık hiçbir şeye çünkü ilişkilerin temelinde tüketim ve çıkar olunca hiçbir şeyden doyum alamayan insanoğlu aç sinekler kurtlar gibi saldıracaktır birbirine! ..
Aşklar artık üç beş günlük..Dostluk öyle..Peki neden?
Cevap basit doyum yok! ..
Doyum nerede doyum birbirini ezmekte, sömürmekte, kandırmakta, idare etmekte..
Doyum çılgınca alışverişte,televizyonda,internette chat yapmakta,doyum giderek kendine,değerlerine ve topluma yabancılaşarak köleleşmekte veya robotlaşmakta..Doyum serbest piyasada, insanları bir meta gibi pazarlamakta veya kullanmakta,doyum sömürgenlere hizmet etmekte..İlginç ama bunu da düşünürler daha önce aynen böyle söylemiş..
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,