1.
Yüreğinden yaralı bir kuş öter
Kanatları kızıl bayraklı
Hal böyleyken ötmez
Öter gibi görünür
Bir sayfadır tarihin güncesinde
Gündüzleri karlı Moskova
Geceleri kavalyeli San Petersburg’tur
İçinden yaralı bir kuş öter
Hal böyleyken ötmez
Öter gibi görülür
Kim çalmış ormandaki kafesini
Kim yakmış evrensel konserlerini
Kim oynamış aşkı aşkın umutlarıyla
Neden suskundur büyük yazanlar
Romanı da yazılmaz erken düşüşlerin
Düğümü kendisinde olan
Bir bunalımdır baş aşağı gidişin
Şarkıları sönmüş bestecilerin
Adı Kiev’dir Bakû’dur
Tiflis’tir Gorki’dir
Stalingrad’dır Erivan’dır
Taşkent’tir Duşanbe’dir
Adı Volga’dır Obi’dir
Yenisey’dir durgun Don’dur
Mavi gözlü Baykal’dır Onega’dır
Öylesine bir masalsı bir mesajdır ki
Ermitaj Sanat Müzesi’nden
Nevski Bulvarı’nca
Neva Nehri`yle Baltık sıcağına akar
Meçhul asker anıtlarından
Emek kahramanlarına kadar
Ve liderlere kadar
Heykellerimiz sökülür
Sürüklenir leş gibi
Ve fırlatılıp atılırlar
Sıkılmış limon gibi
Nedendir demez usta yapıcılar
Dudakları çatlamış kalemlerin
Ve bizler de donuyoruz
Gelişmeleri kavramakta yetersiz kalıyoruz
Eğrisyle doğrusuyla biz
Bir kaçınılmaz dönemeciz
Ve bizler ancak bizce yargılanabiliriz
Ve sonra ve sonrası deriz
İyi güzel de yığınlar nerede
Her şeyimizle biz bize aitiz
Bir kentin bir kenar semtinde
Ya da sakin bir bahçesinde
Bizi koruma altına alabilirdiniz
Ve sonra ve sonrası deriz
Yapmadınız belki de düşünemediniz
Elbette sorarız bizden sonrakilere
İyi güzel de yığınlar ne halde
Çünkü biz sizlerle beraberdik
Ve toplumsal çöküşün
Karşı konulmaz bir başka yükselişine açık
Kolayca ama kolayca aşılan bir evresiydik
Ve sıkça abartıldığı gibi de
Halklarımızın bizden dolayı
Kayıpları olmamıştır
2.
Dilinden yaralı bir kuş öter
Kanatları mı tutulmuş
Günleri mi sayılı
Hal böyleyken ötmez
Öter gibi görünür
Varşova’da bir pazar yerinde
Satıcaların türküsünde
Frederik Şopen’in heykeline konar
Hal böyleyken konmaz
Konar gibi görülür
İsimlerimiz kazılır levhalardan
Resimlerimiz indirilir duvarlardan
Yazılarımız imha edilir
Ve sonrası ve sonrasında sorarız
İyi güzel de yığınlar ne halde
Çünkü biz olumlu ve olumsuzluklarımızla
Bir bütünüz ve bir kilometre
Taşıyız tarihin kulvarında
Ve o kadar da fena değildi koşumuz
Yazdıklarımız sahnelediklerimiz
Çizdiklerimiz seslendirdiklerimiz
Ve bize ait ne varsa
Mütevazı bir kentin
Mütevazı bir köşesinde
Koruma altına alabilirdiniz
Almadınız elbette soracağız
İyi güzel de yığınlar ne halde
3.
Ve gazeteler yazar
Televizyonlar yayınlar
Papa Jean Paul II’yi milyonlar
Evet milyonlar karşılıyor
4.
Ve bir gazete yazar
Newroz Bayramı’nda Diyarbakır’da
Beş yüz bini aşan bir kitle toplandı
5.
Bir kuş tüner duvarlara
Üşümüş kanı çekilmiş üşümekten
Hal böyleyken tünemez
Tüner gibi görünür
Duvarlar yıkılır üstüne
Berlin Duvarı yıkılır altına
Hal bu ki duvarlar yıkılmaz
Yeni duvarlar örerler içimize
6.
Ve bir gazete yazar
Dünyada her yıl altı milyon
Çocuk bakımsızlıktan ölüyor
7.
Ufkundan bereli bir kuş öter
Zamanın düşkünlüğüne karşın
Ufkun bir ucu Bükreş’te
Bir ucu Budapeşte’de
Kıvılcımları Sofya’dan
Hal böyleyken ötmez
Öter gibi görülür
Eşiyle birlikte Elanalar
Kurşuna dizilmeyebilirlerdi
Ve onlar konuşurlar
İyi güzel de yığınlar ne halde
Oysa bizler
Kurşuna dizilecek kadar
Suç işlemdik
8.
Bir kuş uçar görünür mecalsız
Prag’ta Vaklav’ın heykeline konar
Hal böyleyken konmaz
Konar gibi görülürken
Bir mesaj sunar
Bölünmekle ne kazandınız
9.
Ve bir gazete yazar
Dünyada günde yirmi beş bin kişi
Açlık ve sefaletten ölüyor
10.
Ve gazeteler yazar
Avrupa Birliği gelişiyor
NATO yeni üyelerle güçleniyor
11.
Bir posta güvercini kanatlanır
Belgrad’dan Saraybosna üzeri
Üsküp Kosova ve Tiran’a
Konup duramaz hiçbirisine
Ödü kopar insanın
İnsan boğazlaşmasından
Hal böyleyken kanatlanmaz
Kanatlanır gibi görülür
Heykellerimiz parçalanır
Evlerimiz yıkılır
Bahçelerimiz yakılır
Kimliklerimiz yırtılır
Bir güdümlü saldırıdır sardı bizi
Ve yedi bitirdi bizi
Yani bize ait ne varsa
İyi güzel de söyler misiniz
Bizden sonra yığınlar ne halde
12.
Ve bir gazete yazar
Mülteci dolu bir gemi
Akdeniz’de karaya oturdu
Yüzlerce ölü var
13.
Ve ajanslar geçer
Şok edici haberi
İkiz gökdelenler yanıyor
14.
Ve gazeteler yazar
Televizyonlardan ekran ekran
Amerika Birleşik Devletleri
Karşılıkta bulunacak
Ve Kuzey İttifakı Afganistan’da
15.
Ve bir gazete yazar
Savaşta vurulan arkadaşlarının
Cesedini omuzlarında
Taşıyan Filistinli çocukları
16.
Bir yürek çarpar sevinci uçarı kuş gibi
Pekin-Pyöngyang arası yol bakışıyla
Havana’dan Ho Şi Mih Kenti’ne geçer
Aşkı yüreğinden daha yürekli
En uçarı kuştan daha hızlı uçar
17.
Ve salon efendisi kuramcılar yazar
Luanda’da acabalı saatler
Managua’da seçim meselesi
Kolombiya’da alevlenen çatışmalar
Ve politıkacıların bekle-gör havası
18.
Düşünceli bir düştür ağırlaşan
Dönemin kendine ait yolunda
Tüm yükünü yüklenircesine
Ve o haliyle Paris’i düşler
Rodin’in “düşünen adamı”nı
Ziyaret eder imrenerek
Ziyaret ederken de
Onun gibi düşünmez
Bakadüşünürken çözegülümser
19.
Ve bir gazete yazar
İnsan hakları açısında
Yakın zamanın en vahim
Aşamasında bulunuyoruz
20.
Ve bir gazete yazar
Yeni bir grev dalgası mı
İtalya’da milyonlar
Sokaklara döküldü
21.
Ve bir şair yürek atar
Avrupa’nın orta yerinde
Her şeye karşın hâlâ atmakta
Vatikan akından daha ak
Moskova’nın kızılından daha kızıl
Mekke’nin yeşilinden daha yeşil
Buda’nın Dalay Lama’nın
Safran sarısından daha safran
Afrika’nın karasından daha kara
Uzak-Asya’nın sarısından daha sarı
Ve diğerlerin renklerinden
Daha yakındır onlara
Yüreği şair bir yürek
Renklerin hepsini kucaklar
Ama kendi rengiyle taşır yükünü
22.
Ve istatistikler yazar
Dünyada sekiz yüz milyon kişi
Açlık sınırında yaşıyor
23.
Ve savaş karşıtları tartışır
Savaş tehlikesi bitmeyecek mi
24.
Ve bir şair yürektir A. Karabağ
Çağdaş Avrupa’nın
Çağdaş bir ülkesinde yaşar
Üzerinde her türlü oyun oynanır
Ve bu adam
Kilis’in Ravanda Kalesi’nin
Yedi yüz yıllık çınarı gibi hâlâ ayakta
Ve elbette yazar şiirini
İyi güzel de yığınlar nerede
Ve böyle düşündüğünde
Haklıya haklı
Haksıza da haksız dediğinde
Dediğince yaşadığında
Kafadan belden ayaktan
Dilden gözden kulaktan
Ve yaşamdan düşürülür!
Güldestan Gibi, toplu şiirler, 2.baskı
Abdullah KarabağKayıt Tarihi : 16.8.2004 20:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!