Gene akşam oldu;
Eyvah! ...Eyvah ki! ne eyvah!
Dörtnala gelen, ölüm duyguları göründü gene uzaktan.
Ürkek gözlerim bir tuhaf oldu.
Adımlarımın rotası, şimdi en uygun yere,
Yani kestirmeden eve;
Karabasan bulutları sardı her yanımı,
Sis gibi sinsice abandılar üstüme.
Kendinden önce elleri uzandı, karnımdan....
Sanki bir tutam kor koydu, yüreğimin alt yanından;
birden bir gümbürtü duydum, göğüs kemiğimi çatlatan.
Başımı kaldırsam eminim düşeceğim;
bu acz halim, yuvarlanacak kaldırımdan.
Aman tanrım! bayılmamalıyım,
Hiç değilse eve kadar;
mutlaka ayakta kalmalıyım,
aklımı sıyıran düşüncelerden nasıl kurtulacağım?
Ya delirirsem......?
Başladı işte ölüm seranatı,
Karnımda gebe çatlatan, o garip kramplar......
kulağımda, tuhaf,tuhaf uğultular;
yılana sarılır gibi sarıldım korkuluklara,
Gözbebeklerim büyümüştür kesin eve vardığımda.
Ellerim titriyor, heryanım kasılıyor enim-konum
Tamam İşte! bu defa gerçekten ölüyorum.
Nefesim deli bir at gibi; boğazımla göğsüm arasında.
Zihnimi her ne yapsam toparlıyamıyorum.....
Yok! bu defa kurtuluş yok! gerçekten ölüyorum...
Kaçıncı kez oluyor bu bunu bende bilmiyorum...
Neden sonra;
Sıcak bir ter boşanıyor vücudumdan,.
Ilık, bir çoşku sızıyor yaralarımdan; .
Ve yaşamın kollarına öylece düşüyorum.
Korku bulutları dağıldıkça etrafımdan;
coşkudan deliler gibi gülüyorum.
Bu panikte öldüğümü sandığım her an!
dünyaya yeniden, yeniden doğuyorum.
Aslında yaşadığımı anlamak için;
Her defasında bu oyunu oynuyorum.
İşin en tuhaf olan tarafı;
Bunun oyun olduğunu bende bilmiyorum.
Kayıt Tarihi : 13.7.2009 20:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!