1000
PANDORA’NIN KÜLLERİ(AŞKIM ADINLA YANSIN) 5
Daha demin buradaydı o
Pandora
Dedi ki ben eski zamanlar eski fikirler
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Boynun kuğu misali bir Helen boyunda
En güzel adam Hektor
En güzel kadın Helen derdim
Öyle demiş Homeros
Ben zakkumlardan
Palmiyeden
Sazdan mavi beyazdan sandaldan anlattım
Çok güzeldi,özellikle mitolojiyi kullanmanız ayrı bir ruh katmış şiirinize.....
KARANLIK GECEDE ÖNEMLİ DEĞİLDİR YILDIZLARI GÖRMEK,GÜNDÜZLERİ YILDIZLARI GÖREBİLMEK MARİFET!
Değerli şair, siz gündüzleri görünen ender yıldızlardan birisiniz.
Güzel ama bir o denli büyülü... dünlerdeki ilk kötülüklerin ayak izlerinden yürüyerek bugünlere dek uzanan..uzanabilen dizelerin hüzünlü şarkısı..
Şiirlerinizin hepsinde ayrı bir lezzet, damaklarımızda tat bırakıyorsunuz.
Saygıyla.
hocam güzel bir anlatım hoş bir şiirdi Kutlarım
Bakma dedi öyle çıtı pıtı olduğuma
Lanetledi güya tanrılar beni öyle gönderdiler dünyaya
Ben bir deniz kızıydım bir önceki hayatımda
Sen bir balıkçı
Benim hasretim bir kıyıydı
Senin cennetin cehennemin gurbettin hep bir deniz
***
Vur git hadi
Yok et öyleyse
Öyle git kâinatın kızı
Aşkın anahtarı benim
Adın aşkımda
Böyle mi olur denizden çıkmak
Böyle mi olur sevdanın tadı
Kendisi sevdaysa
Endamı aşka endeksli
Denizin dilini bilirsin
Delisin
Delinin de
Deliliğin de
Anladın mı şimdi denize olan sevdamı
Anladın mı neden sandal barınağındayım
Neden hep gözüm dalgada martıda
****
Konuşuyorsun işte şiirin içinden çıkıp
öyle bir anlatıyorsun ki ...
evet deliyse deli hem de en zırından en zırzırından ama delikanlı bir zır zır aşk diyor sevda diyor gözü gönlü başka bişey demiyor ki
vuruyor yüreğine ..
sesler hep aynıı ses aynı ahenk bazen küskün bazne içli bazen sevecen bazen hırslı
ama inadına diye giden bir yürek ..
belkiyor denizin bereketinden aşk ..
var olanı denizlerine baktıkça çoğlattıkça çoğaltan bir
bir adam var karşımda
bir denize bakıyor bir bana biliyor musun böyle birşey diyor kaldığı yerden hatta bir solukluk nefesden hatta bir fırtlık sigara molasından sonra devam ediyor
boşversene sen pandoranın kutusunu o yürek öyle coşmasa ne gelirse gelsin bu kadar yürek sözü çıkmaz kardeşim ..
yürekte öyle bir hissediş var ki her kalıptan her dökümden aşkı yaşatıyor yürütüyor
mavi beyaz sandal yatık batık da olsa
sandal barınağından ki şairim onları deli mavi estiriyor türkü türkü ..
.. çok güzeldi her zaman ki gibi ..
emeğin yüreğin yürek sesin var olsun ..
kutluyorum ..
selam sevgi yüreğine ..
devamını diliyorum .. .
Güzel bir şiir okudumTebrikler.
Güzel anlatımlı şiir,emeğine yüreğine sağlık,
saygılarımla
her zamanki gibi sevgili Özay Sağlam klasiği, okurken haz veriyor..tşk.şairim..
Vuslata özlemin masalsı anlatımının mitolojik esintileri insanda ritmik duygular oluşturan şiirinizi ve sizi yürekten kutlarım değerli dost Özay, mutluluklar sizinle olsun!(10on+)
Mitolojik bir kavramla derdinizi güzel anlatmışsınız. Kutlarım.
Pandoranın kutusunu açmışsınız bu güzel çalışmayla.
tebriklerimle değerli şairim.
selam ve dualar.
Bu şiir ile ilgili 78 tane yorum bulunmakta