Ahsen-i Takvim üzere, El Halık tarafından muhabbetullah ile yaratılan bizlere, akl-ı meâd sıfatında hareket etmek yaraşır. Aşkın özü ve esas adresi “şek”siz “şüphe”siz El Azim iken inşallah dâr-ül gurûr da başımız dara düşmeden,kora salan kem libas, soyulur fâni bedenden ve nefsin kontrolü kalmaz bedende…..Gidişat…Yollara vurur kendini fâni beden,toza belenir nasırlı yüreği, yine de muhabbet-i Zâtiyye den kaynaklı olsa gerek alamaz kendini beşer,belki muhâl gördüğünü başarmaya çalışmaktan…..
Dört nala bir gidişat,cesur mu cesur gürleyişiyle Beyt-i Atik’ e,bilerek ehemmiyetini ve can-ı gönülden…Tek, Eş-Şekûr sıfatıyla kendi rızâsı için yapılan iyi işleri, daha ziyadesiyle karşılayan Allah-u Teâlânın,rızasını kazanmak için bunca çaba,öyle değil mi? Yarım kalmışlığına, boşluklara ve imtihanların en koyusuna salınmışlığına inat tin, mevlasına bu yolla sımsıcak salıverecek varlığını-yaratılmışlığını, dönüp apayrı bir gurbetten.Yağmuru ırgalayacak gökyüzü mevsimine göre, yaz çatırağına nisbet ede ede, kendinden metezoru koparırcasına bir damlada veya yüreği birbirinden ziyade coşkun olan mevlama sevgililer, tam tersini sadece tebessümle karşılayacak el-Vedûd için, “O” na daha sıkı sarılmaya bahaneliğine sayacaklar “har”ına dayanılmaz güneş ışığının gözlerine kan-ter içinde düşmesini…..Bir yakan sabahın haylaz ayazına bırakılan kapkaranlık bir serzeniş…Hangi ara,hangi yokluk sancısıyla yazılırsa yazılsın,çizilirse çizilsin gönülden silinmeyecek bir dua….O yollarda olamamanın,o Rah-ı Halık ‘ a kendini vuramamanın verdiği,hala gözbebeklerimde adavetle duran ağ-gızıl acı….İşte Rah’ın haritası….Nokta koyduğumuz yer acıya rabıtayla,Güvenli Belde yani:Karye, Mead, Ümmü’l Kura, Muhrace Sıdk, Basse, Arş,Azrâ…ya da Nâdir….Bir sürü hikmetli ismin yegane sahibi….Sen ne güzel bir kentsin ey Ümmü’r Rahamet; Mescid-i Haram’ı daha doğrusu el- Melik’ in evi’ni kalbinde saklayan ve koruyacak olan sen…..Sana dönecek ve dolanıp varacak cümle Muhlas kul…Cehalet ve sefahatle yahut başka bir kaynaktan beslenen sıfat ile kişi kendini “kesb” den uzaklaştırıp tekfir edilmenin melun kollarına bırakmamak için bi’at edecek kibir urbasından arınan her ölümlü, derken başlayacak El – Muktedir’in izniyle alışaban yakarışlar…..Takdis ve övgüyle tesbih edecek her organ, bilerek ve isteyerek yüce Mabûdunu…..
Yolların ne hükmü olacak, rahmeyleyene ulaşırken? Rikabına varmaya mevlamın, revan yıldızlar da olabilir binek,rişte rişte kalbden sızan gözyaşları da, veyahut düşmanlık: yüce Allahu Teâlâ’ ya adu olana…..Ne mutlu o insana…..Ne mutlu her yolu bilmese de bildiği doğru yolda ilerleyebilene….Dönebilene uçurumun kenarından mevlam kelamı ile….
El- Melik’ in evi:Benine….
A-Beytü’l Mâmûr: Mevlamın izniyle meleklerin inşâ ettiği,tavaf ettiği El- Melik’ in evi
B-İlk insan ilk ev: Hz. Adem (a.s) ın inşa ettiği ev,ilk namaz kılan, ilk insan
C- Şît (a.s)
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!