Gökçe ada'ya geldiğimizde İlker kaptan demir atarak,gemimizi adanın güvenli bir yerine yanaştırdı,sandalla adaya çıktık.Ümit ve Ali kaptan da ilker'e yardım ederek, gemimizi kışın sert koşullarına hazır olacak şekilde çatlaklarını onarmaya başladılar.
Geminin sert koşullarda açılmış olan incecik sızıntı şeklinde su alan kısımlarına silikon,vernik,doğal ham balmumu ve macun sürerek gemimizin buzullara bile gidebilmesini sağladılar.Semih kaptan erzağımız azaldı diyerek alış verişe çıktı.Elif de ben adada biraz dolaşayım diyerek izin istedi.Biraz yalnız kalmasında yarar var diye düşündüm.Ben de Esma ile artık konuşmalıydım.Zamanı çoktan gelmişti.Ona artık, onu ne kadar beğendiğimi,görünce kalbimin nasıl attığını,ayaklarımı yerden kestiğini anlatmalıydım.
Esma durgunlaştığımı farkettiğinde bir şey mi var kaptan diye sorduğunda,yüzümün kızarmasını anlamaması için, dün gece uykumu tam alamadım ;o yüzden yüzüm kızarık diyerek, belli etmemeye çalıştım.Bu kızın yanında neden dilim tutuluyordu,bülbül gibi şakıyan dilime ne oluyordu ya?
Adanın deniz kenarında bir balıkçı lokantası vardı.Mangalda balık yemeyi özlemiştim,birlikte balık keyfi yapalım mı ? dediğimde, sen bilirsin kaptan dedi.Hem de balıklar pişerken ben de cesaretimi toplayıp ,ona duygularımı açabilirdim belki.''Esma senin yanında çok mutluyum,sen benim için çok özel birisin dedim'' ;ama bu cümleyi o kadar yavaş söylemiştim ki fısıltı halinde çıkmıştı ağzımdan,kızcağız ne dedin kaptan dedi.Ben de gözlerin o kadar güzel ki diyebildim sadece.Masanın üzerindeki peçeteyi alırmış gibi yaparak, eline elim deydiğinde,o kadar hoşuma gitmişti ki, avucumun içine aldım elini ,belki cesaretimi toplarım,rahatça açılırım diye...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta