Bir gece Efendi Baba
Muazzeb(azab içinde) sabahladı.
Ertesi gün hanımına sordu;
'-Dün gece biz ne yedik, ne içtik? '
'-Kasaptan et almıştım onu pişirdim.' dedi
Hanife valide.
Bunun üzerine Efendi Baba araştırmaya başladı.
O zamanın Eminönü müftüsünü çağırdı.
Ali Yekta Efendi Emin Saraç'ın kayınpederi.
Diğeri müsevvidi(katibi) Ömer Nasuhi Bilmen Efendi
Beraber kapının önüne fayton geldi.
Efendi Baba'nın evi;
İsmet Garibullah tekkesi.
Derhal mezbahaya beraber gittiler.
Bir de ne görsünler:
Bir tarafta domuzlar kesiliyor, bir tarafta sığırlar.
Arnavut kasaplar, hayvanları
Yatırıp yatırıp, küfürle kesiyorlar.
Bir daha o eve on sene kasap eti girmedi,
Ancak bahçede kesilen kurbanlardan
Bir parçası eve girerdi.
Ara sıra da Efendi Baba sofradan
Bir tabak en leziz yemeği kaldırtırdı.
Misafire ikram için.
Zırrr kapı çalar,
O yemek gelenlere çıkarılır verilirdi.
Hoş geldiniz, sefa getirdiniz,
Bu sizin nasibinizmiş denirdi.
Ne güzel günlermiş o günler değil mi?
Kayıt Tarihi : 21.10.2006 01:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Efendi Babanın oğlu Bahattin Abi anlattı ben yazdım. Hatalarım varsa affola.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!