Ayrılıkçı söylemle başlayıp iki bine,
Lojistik destek sunduk şeytanın ekibine.
Çuvallarken takıldık tarihin takibine.
Ayaklar baş olunca çorap da geçti başa.
Gayrı ne desek boşa.
Padişahım çok yaşa!
Alt kimlik üst kimlikten ayırdı genlerini,
Bilmeyenler öğrendi etnik kökenlerini,
Gülleri yolup yolup sevdik dikenlerini,
Tüm ayrık otlarını biz ektik dağa taşa.
Gayrı ne desek boşa.
Padişahım çok yaşa!
Orda asker vuranlar ha burda aklandılar,
Haram sofra kuranlar çoktan kursaklandılar,
Zalimler kutsalların ardına saklandılar.
Gık diyenler hizaya girdiler paşa, paşa.
Gayrı ne desek boşa.
Padişahım çok yaşa!
Aslında her bir şehit çoktan yolun sonu da...
Söylenmemiş tek kelam kalmadı bu konuda.
Dokuz canlı sabrımız var bilirdik onu da,
Kaç bin kez tükettiler sınırı aşa aşa.
Gayrı ne desek boşa.
Padişahım çok yaşa!
Kalem, mikrofon, silah! İşte muktedir üçlü!
Hangisi hangisinden nispeten daha güçlü?
Hangisi daha masum, hangisi daha suçlu?
Muhannetin elinde en çok hangisi maşa?
Gayrı ne desek boşa.
Padişahım çok yaşa!
Sökerse bu millete hile, desise söker,
Çünkü Türkün devleti, çökerse içten çöker,
Tarih her tekerrürde, oluk oluk kan döker,
Serzenişim kadere isyan değildir, haşa!
Gayrı ne desek boşa.
Padişahım çok yaşa!
Kayıt Tarihi : 4.3.2013 18:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!