Geliyorlar,geliyorlar
Gemileri gör varıyorlar kalbim.
Magdalene üstünde gemilerdir,
Ölü bir arkadaşın yasını tutuyorum,
Benim gibi iyi bir marangozdu o da.
Birlikte sokaklarda ve düzlüklerde gezdik,
Ve savaşlarda, kayalıklarda, hüzünlerde.
Nasıl da görürdü her şeyi
Benim için: Bir torba ışıltılı kemik...
Güherçile ülkesindeyim bilinmez kahramanlarla
Gezegenin sert kabuğunda,
İnce ve bereketli karı,
Küreyen ve kazanlarla:
Onların toprak ellerini övünçle sıktım
Bana:
Önce, toprak dayandı
Araconya karı
Beyaz bir ateş gibi yaktı
Saldırganın ayaklarını
Parmakları soğuktan düşüyordu
Bir ağaç dibinde enseledik,
Valdivia’yı.
Soğuk güneşin,
Gök araçları gidip gelecek
Yıldızlar arasında.
O canım ayı çalmak
Ve eczanelerimizi kurmak için oraya
Çıkacaklar habire!
Fırıl fırıl bora,Kopolikan,(*)
Sırlı kökünde büyüdü,
Ak gürgenin!
(V)
Başka şey değil, bu olsun;
Uyansın Oduncu.
Tahta tası, baltasıyla
Abraham,
Yemek yemeğe gelsin,
(Seçme)
Ne hakkın olacak,
Ne, bir şeyciğin.
Sen, Amerikaların,
Terkedilmiş oğlu,
Pablo Neruda’ya, o derin maviliklere yakışır bir selamla,
Senin şiirlerin, yalnızca aşkı değil,
Halkı da anlattı, toprağı da, yoksulluğu da…
Sen, sevdayı bir gül gibi koklatırken,
Zulmü bir tokat gibi patlattın dünyanın yüzüne.
Ve biz seni sadece:
“Seviyorum seni, ekm ...
Çok beğendim
Şili'li şair..