Seni hatırlıyorum.
Bin yıllar öncesinden hatırlıyorum.
Henüz Tanrının nefesine varmamıştı hiçbir beden.
Biz aynı özde hayat bulmamış,
Ete kemiğe bürünmemiş iki varlıktık.
Tanrının tüm toprak bedenlere önce öz
Sonra nefesinden can kattığı gün
İki parçaya ayrıldı özümüz
Ve Tanrının tek bir nefesiyle yaşam bulduk iki bedende.
Ama yaşam sürgünün başlangıcıydı o gün.
O gün unuttuk her şeyi.
Beyin bilmedi özün bildiğini,
Göz tanımaz oldu birlikte yaratıldığı özünü.
Bomboş bi kutuya döndü zihinler.
Zihnimiz ele geçirdi bizi, biz susturduk kalplerimizi.
Ve biz ne vakit kaybettik birbirimizi
O vakit durdu suyun kalbi.
Dereler akmaz oldu gönül nehrinde.
Toprağın rahminde tohumlar
filizlenmez oldu.
Çıktık o kutsal bahçeden,dünya bize sürgün oldu.
Ayrı kaldık çok zaman
Oysa Tanrı çokta uzak kılmamıştı.
Aynı yerde dönüp dolaştık.
Çokça kez göz göze değdi de gönül gönüle değmedi.
Çünkü gözler kördü,gerçeği göremezdi.
Yüreği ile aramalıydı insan.
Ve gönlündeki tüm karanlık perdeleri kaldırmalıydı
Bunun için belki de önce acıyla yoğrulmalıydı.
Ve çokça acıdan sonra o koca gülümsemenin içinde önce erkek sonra zamanla kadın tanıdı özünü,yeniden bir oldu iki öz.
Yüzyılların tozu kalktı gönül perdesinden ve beyin artık bildi gönlün bildiğini.
Göz tanıdı can bulmadan önceki özünü.
Hiç sönmeyecek bir ateş yandı o gün.
Aynı nefesten çıkan iki ruh yeniden birleşti.
Ve yaşam günü ayrılan iki öz yeniden bağlandı birbirine.
Kayıt Tarihi : 1.10.2020 23:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!