Yaşamımdan bir bağ bozumu dah geçti. Nice bağ bozumlarından ayrıcalı ve anılar kervanına katılarak.
Bağ bozumları her nedense; hüzün notalarını seslendiren bir başka tutkunun resitalini yansıtır gönüllere. Ağlatan, düşündüren ve hüzünlendiren şarkılar, türküler gibi... Bu resitalin güz yüreklere yansıması daha belirgin ve etkin olur ve sararan yapraklar gibi bilinmezlere savruluşun umutsuzluğunu, burukluğunu örer insan ruhuna için için..
.
Doğanın kucağında olabildiğine özgür yaşamanın coşkusunu yavaş yavaş kayıp eden insanın bağ bozumu hüznünü, hangi güz çiçeği bastırabilir ve hangi güz çiçeği deli esintilere yol alan zamanı, kendi sıcaklığında ısındırabilir ki? .. Ölümsüz ruhların, ölen kalplere ve gönüllere coşkulu, aymazlık ve dizginsiz evrelerini ne denli anımsatır? 'Ah gençlik, ah! ' diyerek.
Ama; bunlara karşın, insan hangi yaşta olursa olsun, yinede sevgiye, sevmeye ve ilgiye gereksinim duyacaktır. Sevmek, sevilmek istenci canlı - cansız bütün varlıklara ait bir beklenti ve özelliktir. İnsandaki bu özelliğe 'Gönül' mü denir, ne denir bilemem. Sahi yaşın ilerlemesi, gönlüde yaşlandırır mı?
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Göçmen kuşlara yoldaş olmak...
Dönüşü olmayan, bilinmez uzaklara kanat çırpmak...
Yapayalnız...
Ve dağ koyaklarını yurt tutarak yabanlaşmak...
Issız, sessiz, katran karası gecelerde özleminle acıları yaşamak,
yada bin kez ölmek...
Yavaş, yavaş...
ne zamandır uğramamışım sayfana...özlemişim kalemini..
nasıl bir özlemdir bu.. sevda bu olsa gerek..kutlarım papatyalar yüreğinize
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta