Gece yarısı çalan telefon, hayra alâmet olmamalıydı. Karşıdan gelen ağlamaklı ses, dilinin ucunda biriken cümleleri döküp dökmemek arasında bir süre kararsız kaldıktan sonra, tüm cesaretiyle söyleyiverdi:
- 'Nasılsın? '
Tanıdık bir yabancı gibi geliyordu sesi.. Oysa nasıl unutulurdu her geceyi sabaha kavuşturan telefon konuşmaları.
- 'İyiyim..' dedi, boşta kalan eliyle yanı başındaki masadan destek alırken..
Geç kalınmış bir görüşmeydi bu. Verilen sözler tutulmaktan sıkılmış, kurulan hayaller yıkılmaya kendini adamış, gözyaşları yastığı ıslatmaktan vazgeçmişti.
Ama canlanıverdi işte her şey yeniden, ruh girdi tekrar bedene ve doğruluverdi yattığı yerden.
- 'Seni görmeye geleceğim, seni özledim'
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman