******Özlemediniz mi Sarılmayı! ******
Korkularımız yüzünden kokumuzu kaybetmişiz, düş ülkesi kalkmış içimizden her yeri tarumar etmişiz. Gülümseyişlerimize bir kepenk kapatıp, taşındık ibaresi de eklemişiz. Taşındığımız sanal dünya da sanal kokuların peşinde gibiyiz. İnsanlık bir saltanat, gönülde sultanı iken, selam tacımızı başımızdan atmışız. Kim derdi ki çocuk olmadan yetişkin olacağımızı, anne babanın ne demek olduğunu bilmeden anne baba olacağımızı. Ama oldu kimilerimiz, hala içinde kendi çocukluğundan kalma eksiklerle. Özentilerimiz peşimizden gelmiş, teknoloji sayesinden önümüze bile geçmiş. Kendi iç dünyamızın sevdiği durum ve kişilerde çevremizdekilerin dünyalarına göre nefes alıp vermişiz.
Bu gün doğduğunuzdan emin misiniz, sakın hala dünde doğuşunuzun esrik nöbetlerinde yürümeyiniz. Düşüncelerimizin soyutlaştığı bir çağdayız, histerik nöbetlerimiz ağırlaşıyor. Her geçen gün psikolojik sorunlarımız ve biyolojik rahatsızlıklarımız çoğalıyor. İnsan kokumuzu kaybettiğimizden benliğimizde yeşertmeye çalıştığımız sevgilerimizde kısa vadeli oluyor. Ne diyelim hayat bankası bu kadar vade veriyor. Anca faiz oranları çok yükse, yaşantımızın genelinde etkili oluyor. Sonra sahne çıkıyor karşımıza rollerimiz elbiselerimiz. Kimiz de eğrelti kimiz de çukası oturmuş. Küllüğümüz de taşmış bu arada, baş ağrılarımız çoğalmış. Kimliğimizde isim yabancı, bu isimle ömür mü geçermiş.
Özlemediniz mi sarılmayı, sarıldığınızda sorgusuz sıcaklık bırakmayı. Merhabanın altına başka gizler aramamayı. Ben çok özledim, dostluğa inanmayı sevgi diye sevdiklerime sımsıkı sarılmayı. Gözlerimi kapattığımda yarın neler olacak diye değil beni hangi güzellik karşılayacak diye telaşlanmayı. Kırık kalplerin kaldırım taşı olmadığı mekanlarda nefes almayı.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta