Gri bir mutluluk pozudur seni sevmek, delik ceplerimden dökülen şiirlere benzer gülüşün
Haylaz vakitlerin uhdeli yalnızlığıdır seni düşünmek, vurgunlara atar yüreğimden öpüşün
Asi çehremde açan asil bir gülsün sen, kimi toprağım olursun, kimi de hüzünlü gökyüzüm
Sen, aşkla kilitlenmiş hücremdeki bir damla can suyum, gönlümdeki en ölümsüz düşümsün
Yüreğimizin asla yokluk çekmediği bir mevsim sonbahar, adını hüzünle özdeşleştirdiğimiz. O zülüflerine gam astığımız, o duru sabırlarımızla örgülü saçlarına asıldığımız ve yaşanmış, yaşanmamış tüm sevdalarda görünmez gölgelerle kapatmaya çalıştığımız. O renklerin izdüşümüyle vurgun yediğimiz sularda, o kangren olmuş rahimlerin dar odalarında, o sessiz ve boş gönül salonlarımızda ve saldırgan cümlelerimizin en suskun hallerinde yaşama durduğumuz her poz mutluluk adına, umut adına değil midir, söyle?
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.