Sardı yine beni sensizliğin ateşi
Büktü boynunu bana getirdiğin kır çiçeği
Özledi seni gözlerimin kahverengisi
Çöktü içime bir çift okyanus mavisi
Çıldırdı gönül kulağında duyunca sesini
Yollar olsun ayıran gayri kabil
Gönüller ayrılmasın dursun misil.
Ne söylenir geçen zamana
Geçse kabahat, geçmese kabahat
Devran dönse kabahat, dönmese kabahat
Umudumuz mutlulukla geçsin her safahat
Dünya, kocaman bir söğüt ise
İnsan, dallarına tutunmuş gariplerdir
Hayat, anlayana tek öğüt ise
Zulüm, kollarına dayanmış dertlerdir..
Ağırlık çalışmalısın yaşamak için
Ağlayacak kadar gülesim var
Haykırarak ağlayasım,
Sonra soluksuz sessiz kalasım..
Senin yokluğunda, uzunca bir süre..
Hiç kimse sormasın halimi
Anlatmayayım suskunluğumun sebebini,
Boğazımda düğümlenen kelimeler
Hepinizden özür dilerim.
Vaktinde yapılmayan işler
Sizlerden de..
Kusuruma bakmayın
Cahillik ettim, yarına bıraktım, erteledim
Kabahatli kim olurdu, şeytan olmasaydı,
Kim bozardı bütün oyunları
Kim saptırırdı yoldan..
Sol ayağımızın başparmağını vursak kapıya
Yine sebep sensin kulağına kurşun.
Kazalardan, belalardan hep sen sorumlusun
Aydınlık günler var uzakta
Karanlıklar içinde ufacık bir pırıltı
Küçücük bir umut var son durakta
Bütün iş adımlarda ve ufukta..
Aydınlık günler var belki çok yakında
Dünyada içinden çıkılması en zor hal olsa gerek
Uslu uslu dururken aşk neyine gerek
Ne olurdu, dursaydı bir köşede sessiz, sakin
Ama aşk işte bütün bunları duymuş olsa gerek..
Sevgisizlik zor zanaat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!