Mutlu yarınların sabahında ,
Bir tebessüm ki dudak kenarında
Gözlerin Işıl Işıl parladığında
Ve kalbin deli gibi çarptığında
Dalıp gittiğinde uzaklara
Ve zamanı getiremediğinde yakına
Baş parmak
Barıştıran parmak
Orta hacı
Yan kılıncı
Küçük bacı …
Ne güzel oynardık senle
Serin sularına hasret mehtâbın
Varlığıyla cezbeden yeryüzünü bir âhın
Sonrasını perişan bırakan bir cânın
Bilinmez resmini çizmeye geldim .
Sımsıcak bakışlı taze bir ânın
Yine uyandım
bir yürek ezilmesi
Bastırdıkça acıyor
Anlamadım bu garipliği
İkinci uyanışıma hazırlanacağım şimdi
O zaman geçer mi bu gönül rezilliği ?
Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Bir mektup yazıyorum sana Kadıköy’den
Rüzgar sana doğru estikçe getirecek kokumu..
Mektuba adınla başlıyorum öncesinde
Selamı, sabahı, güzellikleri dileyerek ilerliyorum
Sonra birden gözlerim dalıyor gözlerine
Tutmak isterken avuçlarını
Uzun bir dilimdi zaman
Sarıp sarmaladığım avuç içine
Bastırdığım yürek dibine
Haykırdığım belki de
Gözlerinin bebeğine ….
Karmaşık duyguların getirdiği ile
Bıraktığı arasındaki fark zerre,
Ki tozu kalmışsa pembe hayallerin
Varsın gidelim bu şehirden
Alıp başımızı …
Saklamaya gerek yok zerreleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!