Yıllar öncesine gitti gönlümüz
Özledim özledim pek çok özledim.
O zamanlar bir başkaydı köyümüz
Özledim özledim pek çok özledim.
Çok severdi birbirini insanlar
Yardıma koşardı her zaman onlar
Dağlarında dolaşırdı çobanlar
Özledim özledim pek çok özledim.
Bazarcı(1) beklerdik gedik kaşında(2)
Halay çekilirdi soku başında
Karnımız doyardı toyga aşında(3)
Özledim özledim pek çok özledim.
Sokulardan(4) çıkan tokmak(5) sesini
Koyunun kuzunun melemesini
Pecelikte(6) pişen kül kömbesi(7)
Özledim özledim pek çok özledim.
Eskiköy’ den(8) acığıcı(9) etmeyi
Göğdere’ de(10) öküzleri gütmeyi(11)
Kışın ayazında(12) geven(13) ütmeyi(14)
Özledim özledim pek çok özledim.
Âşık(15) oynamayı gırıt(16) atmayı
Yoğurdun içine pekmez katmayı
Topraktaş’ ın(17) üzümünden tatmayı
Özledim özledim pek çok özledim.
Öğsüzoğlan(18) gezdirirdi çocuklar
Kışın yüz gezerdi(19) delikanlılar
Ne kadar da candan idi insanlar
Özledim özledim pek çok özledim.
Gölücük’ e(20) süt sağmaya gitmeyi
Lepe(21) yapıp üç beş kaşık atmayı
Eldivan’ a(22) gidip dua etmeyi
Özledim özledim pek çok özledim.
Asker mektubundan müjde almayı
Koyunun sırtından yünler yolmayı
Bahçelerden salatalık çalmayı
Özledim özledim pek çok özledim.
Temmuz sıcağında ekin biçmeyi
Yığının(23) dibinde uyku çekmeyi
Tavuk tasıyınan(24) ayran içmeyi
Özledim özledim pek çok özledim.
Tırpan sallamayı dırmık(25) çekmeyi
Sap(26) yükleyip gağnı(27) ile çekmeyi
Sevrannı(28) ’ nın gölde mola vermeyi
Özledim özledim pek çok özledim.
Oluklar(29) dolusu üzüm ezmeyi(30)
Şiresini(31) gıl torbadan(32) süzmeyi
Düğünlerde bozlaklarla(33) gezmeyi
Özledim özledim pek çok özledim.
Çorap eskisiynen(34) üzüm almayı
Serginin(35) başında yatıp kalmayı
Yufkanın(36) üstüne pilav salmayı
Özledim özledim pek çok özledim.
Malak(37) hoş olurdu pekmez katınca
Tahta kaşığınan(38) lüp lüp atınca
Koyun sütüyünen yoğurt tutunca
Özledim özledim pek çok özledim.
Çeşmenin başına kazan kurmayı(39)
Taş üstünde çamaşırı ovmayı(40)
Daha sonra tokacının(41) vurmayı
Özledim özledim pek çok özledim.
Dağdan meşe geliyordu şelekle(42)
Değirmene gidilirdi eşekle
Konuklar yatardı çifte döşekle(43)
Özledim özledim pek çok özledim.
Pazara giderdik Pazar ertesi
Geceyi yarardı pazarcı(44) sesi
Ne hoş olur höllek(45) denen köftesi
Özledim özledim pek çok özledim.
Çok güzel olurdu yumruk tarhana(46)
İçer içmez güç verirdi insana
Pişirip de içsek hep kana kana
Özledim özledim pek çok özledim.
Öküzü yatırıp nallattırmayı(47)
Ahırda idare lamba(48) yakmayı
Yağmur çok yağınca sele bakmayı
Özledim özledim pek çok özledim.
Arada dellalın(49) bağırmasını
Her evden bir adam çağırmasını
Ağız dalaşıyla(50) su kavgasını
Özledim özledim pek çok özledim.
Düğünlerde donatmayı güveyi(51)
Güveğiye(51) batırmayı iğneyi
Sağdıç(52) olup küçük yelek giymeli
Özledim özledim pek çok özledim.
Bayramda gezerdik bütün evleri
Öpülürdü büyüklerin elleri
Öğüt veren o güzelim dilleri
Özledim özledim pek çok özledim.
Nerden nerelere geldik gördünüz
Sayın canlar hepiniz hoş geldiniz
Geldiniz de bize şeref verdiniz
Özledim özledim pek çok özledim,
Özledim HANÇILI seni özledim.
Mustafa YILDIRIM
(Kavağallerin Mıstafa Hoca)
Öğretmen / Şair
Sözlükçe
(1) bazarcı: pazartesi günleri alış veriş yapmak için yakın bir ilçeye kurulan pazara gidenler
(2) gedik gaşı: köyün kuzey batı, Mart ve Demirtaş köylerine, yazı mevkisine doğru çıkış yeri
(3) toyga aşı: yarma da denilen denenin yoğurt/ayran ile karıştırılarak pişirilmesi, pişirilen bu aşın üzerine naneli yağ özellikle tereyağı yakılır
(4) soku: kayanın tokmakla bulgur, dene yapmak için yapmak için oyularak yapılmış bulunan hali,dibek
(5) Eskiköy: köyün güney doğu çaprazında kalan Hisarcık, Yurtyenice ve Satılar köyleri arasında kalan mevki. Eskiden burada bir köy varmış, kimi sosyal sebepler nedeniyle köy Bursa iline bağlı Domaköy Köyüne taşınmış
(6) tokmak: sokuda dene bulgur yapmak (dövmek _kabuğu özden ayırmak_) için 20 cm çapında, 40 cm uzunluğunda bir ağacın kesilmiş ve ince sap takılmış hali
(7) pecelik: mabeyin ya da odalarda bulunan tandır biçiminde yapılmış, eskiden soba yerine kullanılan veya ekmek pişirilen yer
(8) kül kömbesi: peçelikte mayalı hamurdan yapılan, küle gömülerek pişirilen çörek, kete
(9) acığıcı: ıtırlı bir bitki türü, mayhoş bir tadı vardır, yufka ekmeğe
dürülerek yenilir, dürümün içine haşlanmış yumurta ezilirse tadı bir başka olur, ilkbahar aylarında yeşerir, ayrıca bol sarımsaklı cacığı da yapılır.
(10) Göğdere: köyümüzdeki bir mevki adı, sulak olduğu için buzağılık, üç gül, çimen ve çayır bol yetişir, seli meşhurdur ve şiddetli akar
(11) gütme: hayvanları otlatma
(12) ayaz: derinden üşüten soğuk
(13) geven: dikenli bir bitki türü
(14) ütmek: a) gevenin dikenini yok etmek için ateşte hafifçe yakılması
b) oyunda kazanmak
(15) âşık: koyunların ayaklarında bulunan eklem yerlerinden çıkarılan kemik parçası, incik, bu kemiklerle oynanan oyunun adı
(16) gırıt: âşık oyununda aşığın geniş tarafının üst kısma gelmesi, gırıt atmak: âşık oyununda aşığın geniş kısmının üst kısma elmesi ve bu yolla dikili aşıkların ütülmesi
(17) Topaktaş: köyde, bağlar tarafında bir mevki adı, Topaktaş bağları ve bu bağların üzümü çok ünlüdür
(18) öğsüzoğlan: beyaz güllü, yenmeyen çiğdeme benzeyen, ilkbaharda yetişen bitki
(19) yüz gezmek: bir oyun türü, (kışın köyün gençleri veya çobanları bir araya gelir, bunlardan birinin yüzü boyanır arap olur, biri kadın elbisesi giyer kadın olur, evler dolaşılır, bu evlerde oyunlar çıkarılır, bu yolla evlerden yağ, bulgur, para toplanır, toplanan bu malzemeler pişirilir para ile çeşitli yiyecek içecek alınır hep birlikte tüketilir, böylece gülüp, eğlenilidi.)
(20) Gölücük: köyde bir mevki adı, Gölücük’ te bulunan ağaçların altına yazın hayvanlar yatırılırdı, köylüler buraya koyun sağmaya giderlerdi.
(21) lepe: bulgur pilavının koyun sütüyle özellikle yazın dağda yatarken çobanlarca pişirilmiş hali
(22) Eldivan: köyün kuzey doğusunda yer alan dağın adı, bu dağın adını aldığı ve dağın zirvesinde yer alan Erduran Dede türbesinin köy halkı arasındaki adı
(23) yığın: orak, tırpan, makine ile biçilen arpa, buğday, fiy, mercimek vb nin bir araya üst üste toplanması ile oluşturulan birikinti
(24) tavuk tası: çukur, derin ortalama 1/1,5 litre su, ayran, süt vb alan kap
(25) dırmık: tırpan ya da orak makinesi ile arpa, buğday biçilip destesi alındıktan sonra tarlada kalan sapların toplanması için kullanılan uzun saplı, 20-25 dişi bulunan alet
(26) sap: arpa, buğday gibi bitkilerin biçilmiş hali
(27) gağnı: öküzlerin çektiği, iki tekerlekli gıcırtısı ile ünlü araba
(28) sevrannı: köyde bir mevki, _gölü: bu mevkide yer alan göl
(29) oluk: özellikle ağaçtan oyularak yapılan hayvanların yem, saman yedikleri düzenek; son zamanlarda betondan yapılmakta olup içinde üzüm ezilirdi
(30) üzüm ezmek: oluklarda üzümü pekmez yapmak amacıyla çiğneyerek ezmek
(31) şire: üzümün saf suyu
(32) gıl torba: eşek, et ve katıra ahır dışında yem ve saman yedirmek için kullanılan torba, oluklarda ezilen üzümün şiresi pekmez toprağı ile damıtılır sonra da topraktan arındırılmak için gıl torbadan süzülür
(33) bozlak: yanık yanık okunan, konusu hasret, gurbet, aşk, üzüntü olan uzun hava, dokunaklı türkü
(34) çorap eskisi: elde örülen yün çorabın eskisi, bu eski çorap atterlere verilir karşılığında leblebi, kuru üzüm, incir, lokum, helva, kap alınırdı
(35) sergi: kıldan dokunmuş don diye tabir edilen geniş yaygıların üzerine yıkanan buğdayın unluk, bulgurluk yapmak kurutulmak üzere serilmesi
(36) yufka: ince ekmek, şebit
(37) malak: unun kavrulup suyla karıştırıldıktan sonra üzerine pekmez dökülerek pişirilen yemek
(38) tahta kaşık: ağaçtan yapılmış kaba kaşık, şimşirden yapılmış olanı dayanaklı ve meşhurdur
(39) kazan kurmak: çeşmenin başına çamaşırı kaynatmak ve sonra yıkamak amacıyla kazan düzeneği hazırlanması
(40) çamaşır ovmak: çeşmenin başına kurulan kazanda kaynatılan çamaşırı temizlemek maksadıyla çitilemek
(41) tokaç: kaynatılan çamaşırın tertemiz olması için taşın üzerine konularak dövülmesi için yapılan bir yanı düzeltilmiş tutulacak bir noktası bulunan, 1/1,2 m uzunluğundaki araç
(42) şelek: odun, çalı, kevenin üst üste sırtta taşınacak biçimde yığılması ile oluşturulan düzenek
(43) döşek: yünden yapılmış bulunan yatak
(44) Pazar: yakın bir ilçede pazartesi günleri hayvan, giysi ve sebze satılmak için kurulan sistem
(45) höllek: dünür denilen ince bulgurun soğan, un, biber ile karıştırılıp can eriği büyüklüğünde yuvarlanarak pestil, kaburga ile pişirilmesi sonucu elde edilen ve köyde oldukça meşhur olan yemek
(46) tarhana: a) içine nane, biber katılan katığın (yoğurdun) unla karıştırılması sonucu kurutulup elde edilen karışımın mercimek, nohut katılarak pişirilmesi ile yapılan yemek
b) katığın (yoğurdun) içine dene katılmasıyla elde edilen karışımın avuç içinde ve avuç büyüklüğünde sıkılarak topaklanması ve bu topağın kurutulmasıyla elde edilen yemeklik, bu yemekliğin mercimek, nohut katılarak pişilmiş hali
(47) nallattırmak: öküz, at, katır ve eşek gibi hayvanların ayağına nal ve mıh çakılması
(48) idare lambası: gaz lambasından önce kullanılan koni biçiminde bir teneke ya da camın içine fitil yerleştirilerek, kese biçimindeki yere gaz yağı doldurulup, fitilin gazı emmesi yoluyla ıslatılıp yakılması ve bu yolla çevreye ışık yayılmasını sağlayan araç
(49) dellal: köyde herhangi bir duyuruyu halka iletmek için yüksek bir yere çıkıp konuyu yüksek sesle bağırarak ilan eden kişi
(50) ağız dalaşı: herhangi bir hakkında kişilerin yüksek sesle tartışması
(51) güvey: gerdeğe girecek damat
(52) sağdıç: a) güvey donatılması töreni sırasında güveyin yanına akrabadan erkek bir çocuğun darısı başına gelsin diye dikilmesi, törende o çocuğa da fes, elbise giydirilir ve o çocuk sevindirilir ve bu çocuk genellikle damadın yeğeni olur
b) düğünlerde masraf düğün sahibinden olmak kaydıyla organizeyi yapan kişi, aile
Kayıt Tarihi : 7.5.2009 21:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Yıldırım](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/05/07/ozledim-443.jpg)
Agizina ve yüregine saglik cok güzel yazmissin,
beni de taa eskilere götürdün.
Saygi ve selamlar
Hüseyin Ünal
Almanya
Ne denir bilmem ki, ahte vefa mı, duyguların dile gelişimi, çağlayaların coşması, sevdanın koşması mı yoksa sözün dile gelmesi mi...
Her ne ise önemli olan güzel bir konunun hem sanat hem de söyleyiş açısından müthiş bir özgünlükle ele alınışı...
Kutlu olsun, sevgili şair tebrikler!!!!
Yusuf İPEKLİ
TÜM YORUMLAR (3)