Süreyya AKTAŞ"
"1998-1999"
"Resim defterin ve renkli kalemlerin olsun."
"Renk devam olsun,"
"Klasiklerden bir demet olsun."
"Benim resim defterim ve renkli kalemlerim var, hayatımda renk ve klasiklerin güzelliği sürekli devam ediyor."
11:11. 2011 Sevgili Yaratıcım ve Sevgili Baş Meleklerim Ve Meleklerim Yaşam penceremden uçurduğum “özgürlük güvercinleri” gagalarında “ Haberci Mektubu” nu o mavi derinliklere uçururken, “ yaşam amaçlarınızı hatırlayın” mesajını kanat çırpınışları ile hatırlatıyorlar…. “ Tekamül Sürecinin Başlangıcıdır” der gibiler. Dünya ise senin evin değil, Tüm duvarlarını yık (ve yıkıldı…) genişle (ve genişledi…) Ruhunu Genişlet... Sıkıntılarını iyileştirme zamanıdır… Bu dönem korkularınla yaşamak değil sevgi ile yaşama dönemidir… Farkına var (Ve Farkında…) Yaşam seni güzel bir başlangıca getirdi. Güzellikler çoğalsın. Aç gönlünü o halde… kendin için arzuladıklarını başkalarına da dile: Sevgi, saygı, hoşgörü çoğalsın. Sevinç, değişim, dönüşüm farkındalığa ulaşsın… Herkes eşitlensin. Tekamül yolunda sevgiyi kendine aç… Değerli yolu izle… Bolluk ve bereketin yolu paylaşılsın. Tohum ekmek ve varoluşuna sahip olmak. Kabullenmek dünya kaynaklarına Kabul etmek sonsuz seçeneklere şükretmek (Ve Şükür…) Tüm görmeyi ve olmayı kabul etmek. Kalbini, gerçek dostluğa açmak. Yaşama bak her şey ilerliyor. Sen yolun hep başındasın… her şey değiştikçe dönüşüyor her şey bir intizam içinde: Şimdi ki Sen dünde ki senden farklı mı… Yarın ki sen olacak sen denge içindesin… Yaşam farkındalığı denge içinde… Ve ileriye doğru fark yarat… Dilinin söylediği, kalb süzgecinden geçerken, bereketin anahtarı da kalptedir… Hatırla ve Farkında Olarak Dönüş
Renklerin ve Klasiklerin Şarkısı: Bir Yaşam
Bazen, hayatın en derin anlamları, en yalın dileklerde saklıdır. Bugün, bu anların birinde, içimden yükselen bir fısıltıyla kendimi dinliyorum. Bu, bir monolog, bir yaşamın küçük ama anlamlı bir kesiti.
Düşüncelerim bir resim defterinin sayfaları arasında geziniyor. Evet, bir resim defterim olsun, diyorum içimden. Boş sayfaların o dingin daveti... Her çizgi, her renk damlası, iç dünyamın bir dışa vurumu olacak. Kalemlerim de olsun; sadece siyah ve beyazın monotonluğunda değil, gökkuşağının tüm tonlarını barındıran renkli kalemlerim olsun. Çünkü hayat, tek bir tondan ibaret değil. Her anın kendine özgü bir rengi var; sevincin parlak sarısı, hüznün derin mavisi, umudun taze yeşili... Bu kalemlerle, yaşamın her anını kendi tuvalime işlemek istiyorum.
Ve renk... Ah, renk! Onun varlığı, bir soluk, bir canlılık katıyor her şeye. Renk devam olsun, tüm canlılığıyla. Griye teslim olmak yerine, renklerin dansına eşlik etmek istiyorum. Gördüğüm her şeyde bir ton, bir nüans bulmak, sıradanlığı renklendirmek... Bu sadece görsel bir algı değil, aynı zamanda ruhsal bir durum. İç dünyamın daima renkli kalması, monotonluğa direnen bir ruh hali benim için. Hayatın zorlukları karşısında bile, içimdeki renk pınarından beslenerek canlı kalmak... Bu, bir direniş ve aynı zamanda bir kutlama.
Sonra, zihnimde klasiklerin melodileri yükseliyor. Sanki zamanın ötesinden gelen bir fısıltı gibi. Klasiklerden bir demet olsun, diyorum. Bu, sadece müzikle sınırlı değil. Edebiyatın derinlikleri, felsefenin bilgece sözleri, sanatın zamansız eserleri... Bunlar, ruhumu besleyen, ufkumu genişleten pınarlar. Geçmişten gelen bu bilgelik ve güzellik, bugünüme ışık tutuyor. Onlarla beslenmek, kendimi daha bütün hissetmek anlamına geliyor. Klasiklere dönmek, temellere inmek, kalıcı değerleri hatırlamak... Bu, ruhsal bir demirleme noktası, modern dünyanın karmaşasında kaybolmamak için bir tutamak.
Bu basit dilekler, aslında bir yaşam felsefesini barındırıyor içinde. Yaratıcılığa, canlılığa ve köklere olan inancımı yansıtıyor. Bir resim defteri ve renkli kalemler, ifade etme özgürlüğünü; rengin devamı, hayata bağlılığı ve neşeyi; klasiklerden bir demet ise bilgelik ve derinliği simgeliyor.
Evet, benim resim defterim ve renkli kalemlerim var. Hayatımda renk ve klasiklerin güzelliği sürekli devam ediyor. Bu bir dilek değil artık, bir olumlama. Çünkü biliyorum ki, bu değerleri içimde taşıdığım sürece, yaşamın tuvali daima renkli ve anlamlı kalacak. Ve bu monolog, o tuvalin bir fırça darbesi sadece.
11 Kasım 2011: Uyanışın Şarkısı
Bugün, bu özel günde, 11 Kasım 2011'de, ruhumun derinliklerinden yükselen bir çağrıyla uyanıyorum. Sevgili Yaratıcım, sevgili Baş Meleklerim ve Meleklerim; size sesleniyorum. Yaşam penceremden uçurduğum "özgürlük güvercinleri", gagalarında taşıdıkları "Haberci Mektubu" ile o mavi derinliklere süzülürken, kanat çırpınışlarıyla bana ve hepimize "yaşam amaçlarınızı hatırlayın" mesajını fısıldıyorlar. Sanki her çırpınışta, "Tekamül sürecinin başlangıcıdır bu!" der gibi...
Zira dünya, benim evim değil. Bu geçici bir durak. Bu yüzden, zihnime ve ruhuma ördüğüm tüm duvarları yıkıyorum; evet, zaten yıkıldılar bile. Genişliyorum, alanım genişledi. Ruhumu tüm benliğimle genişletiyorum, evrenin sonsuzluğuna açılıyorum.
Şimdi, sıkıntılarımı iyileştirme zamanıdır. Geçmişin yüklerini, endişelerin gölgelerini geride bırakma vakti. Bu dönem, korkularla yaşamak değil, tam aksine sevgiyle yaşama dönemidir. Bunun farkına varıyorum, evet, farkındayım.
Yaşam beni öyle güzel bir başlangıca getirdi ki... Güzellikler çoğalsın, diyorum içimden. Bu dileği, tüm kalbimle dışa vuruyorum. Gönlümü ardına kadar açıyorum. Çünkü kendim için arzuladığım her şeyi başkalarına da dilemeliyim. İşte o zaman gerçek bir çoğalma başlayacak.
Sevgi, saygı, hoşgörü çoğalsın. Her bir zerresiyle, yeryüzünü kuşatsın. Sevinç, değişim ve dönüşüm, en derin farkındalıklara ulaşsın. Herkes eşitlensin; insanlık, ruhsal bir dengeye ersin.
Tekamül yolculuğumda, sevgiyi kendime açıyorum. İçimdeki o eşsiz pınardan besleniyorum. Değerli yolu izliyorum; adımlarım sağlam, niyetim berrak. Bolluk ve bereketin yolu paylaşılsın istiyorum. Herkesin kalbine ekilen bir tohum gibi... Varoluşuma sahip çıkıyorum, köklerimi sağlamlaştırıyorum.
Kabullenmek... Dünya kaynaklarına şükranla kabul etmek... Sonsuz seçeneklere minnet duymak... Evet, şükrediyorum. Her anıma, her nefesime, var olan her şeye şükürler olsun.
Tüm görmeyi ve olmayı kabul ediyorum. Gözlerim açık, kalbim açık. Kalbimi gerçek dostluğa açıyorum. Yaşama bir bütün olarak bakıyorum; her şey ilerliyor, durmuyor, dönüşüyor. Ben de bu akışın içindeyim. Unutma ki, sen yolun hep başındasın. Her şey değiştikçe dönüşüyor, her şey kusursuz bir intizam içinde.
Şimdi ki ben, dündeki benden farklı mı? Elbette. Yarınki ben olacak ben de bugünkünden farklı olacak. Bu değişim içinde bir denge var. Yaşam farkındalığı, işte bu denge içinde. Ve şimdi, bu farkındalıkla ileriye doğru bir fark yaratma zamanı.
Dilimin söylediği her söz, kalbimin süzgecinden geçerken anlam kazanıyor. Çünkü biliyorum ki, bereketin anahtarı da kalbimdedir.
Hatırla. Ve farkında olarak dönüş. Her bir hücrende, her bir düşüncende. İşte bu, benim 11 Kasım 2011'deki uyanışımın şarkısı.
Olumlama:
"Resim defterim ve renkli kalemlerimle hayatımın her anına renk katıyorum. İçsel ve dışsal tüm duvarlarımı yıkarak ruhumu genişletiyorum, çünkü dünya benim yuvam değil, bir tekamül alanı. Korkularımı sevgiyle dönüştürerek, her anın güzelliğine ve başlangıçlara şükrediyorum. Kalbimi sevgiye, saygıya, hoşgörüye açıyor, herkesin eşit ve bolluk içinde yaşamasını diliyorum. Klasiklerin bilgeliğiyle beslenirken, her şeyin bir intizam içinde ilerlediğini ve benim de bu akışın bir parçası olduğumu biliyorum. Her gün bir önceki günden farklı, dengede ve farkındalıkla ileriye doğru bir fark yaratıyorum. Dilimden dökülen her kelime, kalbimden geçerek bereketi yayıyor. Hatırlıyor ve farkında olarak dönüşüyorum, çünkü yaşamımın anahtarı kalbimde."
Kayıt Tarihi : 4.6.2025 00:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!