ÖZGÜRLÜK VAR DEĞÜL MÜ ABE?
Elazığdan otobüse binmişim. Yolculuk, Konya, Konya’dan da Anamur gideceğim. Yanıma bir vatandaş bindi, İnce uzun boylu, esmer, kirli sakallı ama bunun sakalı geçekten kirli; kıllarının telleri kıvır kıvır, aralarında toz toprak, kepek. Upuzun paltosuyla daha çok bir dervişe benziyor. Öyle alkol kokuyor ki, çakmak çaksan nefesi alev alacak. Ve öyle öylesi bir ağır koku; o dönem de Elâzığ garajında esans satan bir amaca vardı; önünde ayaklı bir sandık, içinde aliminyom yan yana dizilmiş yirmi- otuz aliminyum şieler. Elinde bir cam şırınga, esans satabilme için bu kara kedi, fısss; bu Mekke fısss, bu itrul kabe, fıs.. bu ceylan göbeği fıss.. ne kadar koku varsa üstüne boca eder, sonrada bir hafta başın ağrır bırak seni yanından geçenin midesi bulanırdı. Bir de otobüse bindin mi, daggasınad herkes öğürmeye başlardı.. Bizim adam ona yakalanmış galiba…
- Merhaba abim, ver elini öpiim. Ben şaşkınlığımdan elimi çekmeye fırsat bulamadan elimi çoktan alnına götürmüştü bile.
- Dostum adın ne senin. Nerelsin?
- Apo keko, Elazizliyem abe, hem de öz Elezili
- Ulan Elazizlinin bir de çakması mı var?
- Ohooğo sen bilmisin abe...Elazizlinin kaç çeşidi var bilimisin? . Keko gibi görünüp sonracuğuma kofiği, İgit gibi görünüp iti, Erkek gibi görünüp, eşşeği. Hele sonracuğuma,bir gısmı var ki işi bitene kada sana kedi gibin sürtünür yaltaklanur,ne işi bitince tanumaz olur, işte beni onnar mahvetti keko..
- Sen hangisine giriyorsun?
- Ben Battal gazinin torunuyem abe
- Hımm, desen senden korkmam mı gerek?
- Evet abe ben gözel döğüşürüm.
- Nasıl yani?
- Abe önce adamın annacına geçer, bir gülerüm, bir gülerim, görende sanarki ben boğilim, sonracuma allah yaraddı demem.
- Battal Gazi de bele yaparmuş. Battal Gazi Destanında ohudum.,
- Ver elin öpem keko?
- Ben elimi çekiyorum o öpeceğim diye yükleniyor elime.
Direnmenin gereği yok öpsünde kurtuluyum bari.
Bilimisin, ben de oldum olası el etek öpenleri sevmemişimdür. Çünki me başımıza ne geldüyse, saygıyı hakketmemüş gişilerin elini eteğini öpmahdan geldi.
- Beni tanımımisin he de baham, niye elimi öptün?
- Abe be, ben yigüt adamı gözünden bülürüm, sen eli öpülecek adama benzisin.
Ne yalan söylüyüm, bir sarhoş tarafından da olsa övülmek adamın çiğni kabartıyor. Elimi bağrıma koyup bir yana yıkılarak
- Eyvallah keko, inşallah dediğin gibiyimdir.
- Abe şuu gatil oligarşi var ya.
- Oligarşi de ne demek ulan,
- Abe it gimin, köpek gimin, kofik gimin bir şey.
- Ne olmuş bu it kimin şeye?
- Abe halkım beni çağıri amma, ama gatil oligarşi müsade vermi.
- Vay şerefsiz oligarşi vay?
- Yav abe yav özgürlük var değil mi?
- Var tabi, bu memlekette özgürlük olmaz olur mu?
- Özgürlük var abe, bir ciğara sarabülürüm degil mi?
- Sararsın tabi ula, özgürlük var.
O senelerde otobüste tam bir özgürlük vardı. Hele ki o doğu otobüslerinde öyle sigara içerlerdi ki; kaçak tütün mü dersin, balbora mı dersin, yerli cigara mı otobüsün içinde göz gözü görmez olurdu özgürlükten. Zavallı anneler: ‘Bebeğim var, allah rızası için biraz az için şunu! ’ ama kimse özgürlüğünden vaz geçmezdi. Eh özgürlük bu, başka bir şeye benzemez ki; Nasıl vaz geçersin? Erkek adama yakışır mı?
Battal gazinin torunu öyle bir sigara sardı ki, bi tarafı ince, ucu kalın dondurma külahı. Sağını solunu ardaı ki çakmak bula. Ama nerde bulacak, benim cebimi kendi cebi sanıyor.. Ben çakmağı çıkarıp sigarasını yaktım ama yakmaz olaydım; adamda da ne nefes varmış bilader, öyle bir çekti ki cigaranın yarısı bitti. Adam nefesi Salı vermesiyle bizim özgürlük alanımızda göz gözü görmez oldu; mübarek gemi bacası. Allahtan ki sigaranın arkası ince, bir kere daha çekerse cigara bitecek ben ona şükrediyorum.
- Abe be halkım beni çağıri...
- Çağırıyor keko.
- Abe gatil oligarşi bırahmı ki, halkıma önderlik edem.
- Bu çok fena kekom
- Ver elin öpem abe
- Öp kekom.
- Abe be özgürlük var değül mü?
- Var keko.
- Abi be gasiyanım geldi. Kusabilir miyim?
- Özgürlük var, kus keko. Ama bir dakika bekle.
Mavinden naylon poşet istedim, adam öyle gürültülü kusuyor ki, aslan bile bu kadar kükreyemez. Eh ne de olsa Battal Gazi’nin torunu. Kedi gibi miyavlayaca değil ya.
Neyse ki kazasız belasız adam gasiyanını da yaptı. Ama ne yapma: pilav üstü kuru fasülye yemiş, yanında elle kırılmış kuru soğan; üstünede alkol, ama sanırım 90 derece etil alkol. Gecenin 12 si,bir süre gittik Malatya’yı bir hayli geçtik galiba
- Abe be özgürlük var değül mü?
- Var tabi,
- Abe kusura galma,sıçmağım geldü yapabülürmüyüm?
- Sıçarsın ulan, özgürlük var ulan bu memlekette, soyarsın daa, soyululursun da! Kusarsın daaa! Sıçarsın daa! Çalarsın daa,. Millettin ansını avradını…
Sonrası mı, adamı indirdik, adam otobüsün önüne gitti, far ışığınada millete karşı poposunu döndü, yolun ortasına iki okka bok sıçtı. Millet gülle güle adamı seyretti. İki tane araba hapı –metamit- verdik, Adanaya gelene kadar horul horul uyudu. Uyurken ara sıra gözlerini yarı aralayıp, ‘Özgürlük var, abi! ’ diye sayıklıyordu.
Neyse ki Adanaya geldik. Ama bizim adamın uyanacağı yok., Kalkısın diye dürtmemle bizimki bir bağırdı ki, yer gök inledi. Hiç beklemiyordum, Aniden bağırıca ben de bağırmışım…
Herkes bize bakıyor. Kekonunda benim de karizma yerle bir.. Ama keko kendi kükremesini duymamış olacak ki, ne oldi abe…
-Bir şey yo Keko Adanaya geldik.. sen burada inmeyecek miydin?
-He abe, allah razi olsun senden, valla uyanacağım yoktu.
İndi…
- Abe gel bir çay ısmarlıyım sana.
- Ismarla keko,
Kısa molada birer çay içtik, Ama parasını ödemek için kasay giderken, kekonun çişi geldi, parsını da bana ödetti. Ama helalı hoş olsun, kekoma.
Tam otobüse binecektim ki:
- Abe be
- Ne var Keko
- Sen nerden gelip, nere gidersin?
- Elazığdan gelip, Anamura keko?
- Elaziz de ne yapardın
- Hapisten çıktım, keko.
- Geçmiş olsun Abe, Allah kurtarmış..
- Hayırdır Abe, hapis…
- Cinayet keko cinayet..
….
- Beş leşim var.
- …
- Allahına gurban,Ver elini öpim abe…
Mahmut Nazik 11 08 2014 Mersin
Mahmut NazikKayıt Tarihi : 18.10.2014 20:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!