Yıllardır hayal ettiğim yolculuğa,
Ancak, bugün çıkabiliyorum.
Gideceğim, ülkemin yolunuda,
Bugün araya, araya buldum.
Hemen sağ tarafımda bir levha var.
Yosunlaşmış kara bir tahta,
Üzerinde belli belirsiz bir yazı var.
“Özgürlük Ülkesine Gider”
Oh! .... ne mutluyum şu anda, anlatamam.
Çünkü, yıllardır özleyip düşlediğim,
Ülkemin, yolunu ve yerini buldum.
Şimdi de o ülkeye doğru yürüyorum.
Bizim dünyamızda özgürlüğün,
Sembolü olarak kullandığımız,
Beyaz güvercin, zeytin dalı,
Kırmızı gül, denizin dalgaları,
Ve daha daha diğerleri...,
Hepside burada, aramana istemene
Gerek kalmadan, sahiplenebilirsin hepsinide,
Özgürlükler ülkesinde, gök masmavi...
Bulutlar ise; pamuk yığını gibi,
Hep beyaz, hep beyaz, hiç yoktur karası,
Bu ülkenin gökyüzünü ise,
Ağzında piposu, elinde palet ve fırçası ile;
Ancak picasso, böylesine desenleyebilirdi.
Öylesine güzel, güzel mavi ki;
Gök yüzü, özgürlük ifadesinin tek hakim rengi,
Mavi gökyüzü üzerinde de,
Bir göl üzerinde yüzen kuğular gibi,
Beyaz, beyaz bulutlar kümesi,
Bulutların kaplamadığı yerlerde ise;
Güvercinler var ve hepisi de; yine beyaz renkli.
Ve beyaz beyaz kanat çırpıyorlar, sürekli.
Özgürlüğe, mutluluğa, neşeli, neşeli....
Kanat çırpıp hoş geldin diyorlar.
Kimisi başıma, kimisi de omuzuma konuyorlar.
Güvercinler, özgürlük ülkesinde,
Yani kendi ülkelerinde yabancılara,
Özgürlüğü böyle müjdeliyorlar.
Güneş burada da var. Suları yoğunlaştırıyor.
Ama, onlar ülkemdeki gibi geriye
Yağmur olarak geri dönmüyor.
Burada yoğunlaşan su damlacıkları,
Özgürlük yağmuru olarak geri dönüyor.
Tüm doğayı canlı cansız bütün varlıkları,
Buradaki özgürlük yağmurları ıslatıyor.
Buradaki bütün canlılar, özgürlüğü
Ne öyle simgeleştirip, “Özgürlük Anıtı”
Diyerek, özgürlükleri kısıtlamıyorlar.
Ne de “İzm.”ler var, özgürlüğü savunacak.
Onun adına da bir lider olacak.
Bir kanun, bir yasa tanımıyorlar.
Burada, kuşların, böceklerin ağaç yapraklarının,
Hepsinin de meltemlerle gelen seslerinde
Yok öyle bir acı, gam, keder, hep neşe
Sahile gelen dalgalar da bile;
Yine dalga dalga gelen seslerinde,
Özgürlük, freedom, i irini.... diye,
Hep neşe içerisinde, neşeli seslerle,
Yudum yudum özgürlük tatdırıyorlar.
Hatta, bülbüller bile namelerini,
Gece, gül dalında hazırlamıyorlar.
Bestelerini hazırlarken akıllarında acabaları yok.
Doğaçlama olarak günlük bestelerini okuyorlar.
Onlar, yuvalarını da gül dalına yapmıyorlar.
Akşam güneşiyle yaprakları altın rengine dönüşmüş
Bir zeytin ağacını geçerken görmüştüm.
O zeytin ağacının dalında da bülbülün yuvası da,
Dalları arasında yapılmıştı. Gördüm.
Namesini okumak için, o da istemiyor gül,
O zeytin dalında bile neşeli, mutlu,
Özgürlük melodileri ise; tüm doğaya yayılıyordu.
İyi hatırlıyorum. Memleketimde yoktu.
Zeytin dalları arasında ne bülbül, ne de yuvası,
Özgürlükler ülkesi yaşanacak ve yaşatılacak.
Daha binlerce insanında hayali olacak,
Ama ben bu ülkeyi, aramakla buldum.
Şimdi onu, yudum yudum tadıyorum.
Burada doyasıya özgürlüğü yaşıyorum.
Fakat sizler arasanızda bulamayacaksınız.
Ama size güveniyorum. Sevgili dostlarım.
Gün gelecek, sizlerde kendiniz için,
Bir özgürlükler ülkesi yaratacaksınız.
KARS
Cahit PehlivanKayıt Tarihi : 29.8.2005 22:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!