Kendi içinde bir hayatsın. Hayata yaşamak ve belki yaşama en yeni başlangıçsın.
Yaşamanın dışında, bambaşka duyuşlar vardır.
Düşüncelerinle an olur akarsın.
Aktıklarınla bütünleşir,başka düşüncelerle ve düşüncelerde yaşarsın.
Bir yanımız hayata can olmuşken, diğer tüm yanımız tüm kendimize yansımamızdır.
Yansımadan oluşan, düşünceyle irdeleriz daima ve ses olur içimizde bir duyuş yankı.
Kendi algımızda ki yankıdan yakınlaşırız en uzak yansıyan ne ise ve bulursun içinde kendine en uzak bir yakınlık.
Yakınlık yanıltır çoğu kez yaklaşımındaki yansıma değil, yadsımadır.
Anlarsın bazen en uzak en yakın olandır.
Bazen kendinden uzak kaldıkça yakınlaşırsın hayata.
Yaklaşımında ki an olur zamana kendi içinden karıştığın.
Sonsuzluğun kendinden gelir tek bir anın sonsuzluğa,sonsuzluksa yaşadığın.
Düşünceyle doğmuş bir şiir dizesiyle belirttiğin gibi herşeyi duyumsarsın.
Anlamları sende olan ve sendelediğin herşeydedir kendine ulaştığın bir adım.
Bir dokunuş, bin duyuş, ötesi duruşundur kendine sonsuz.
Duyuşundur hayat. Duyduklarınla büyürken tüm susuşlarınla uzak kalırsın.
Duymak istediğin o kadar çok şey vardır ki buyüzden susup duymak ister gibi, daha çok susup duymaya yönelirsin.
Duyduklarınla en derin duyuş olabilmek tüm görüşünün ötesidir.
Görüşündür hayat. Gördüklerinle büyürken, yürekten duyduklarındır varolan.
Yaşarken gördüklerine bakış olmak istersin ve görürsün perde ardındakileri.
Aralarsın gün yüzünü ve yüzün güne döner görüşünden.
Bazen en yakının, en uzağındır.
Görebildiğin içine yansıyan bakışının aydınlığıdır.
Bulursun içinden kendine bir ışık, düşüncene sarıldığında.
Bulursun kendini en uzaklardan.
Kendini kendine yakınlaştırısın.
Daima varolana ait bir yadsıma olur içinden yad ettiğin.
Yadırgadığın her ne ise yansır içine yanılgısız.
Bakışların derinliğinden aşk anlar ancak.
Ve hüzün olmalı yaşarken, burkulmalı yüreğin.
Yüreğimize dokunan tüm herşey bizi bize tamamlamalı.
Dokundukça içine herşey bil ki, dokunulan bir değersin.
Dokunaklı olan bir ön sözdür özün.
Asidir yazan kısmımız bazen.
Esip, geçip gitmeyi severiz.
Ama o içini saran ılık esintiyle, asla yıkmadan.
Olağan şeylerin ötesine esmeyi severiz.
Bir yanımız muamma su olup akmaya sevdalı gibi.
Çağlamak, çağıldamak gözyaşınca nehirler boyu.
Nehir bir an olur taşar ki ulaştığı daima varlığından öte vardığıdır.
Düşünce ise derin düşünceye daima yansır.
Varolacağın önü bir okyanustur savrulan ırmağa.
Bir kaynaktır insan. Kaynadıkça ruhu, kaynaşır suyla, yolu arkla.
Ömürdür duyulan en derin, görebildiğin ise hayali akan bir resim.
Arınır ruhumuz tek tanenin serinliğindendir.
Coşkudur duyduğun, kendine durulduğun bir akış.
Tek tanemiz bir yaprağın gözyaşlarına denktir.
Binlerce tanemiz çeksede kendine, derinliğimizin kıyıları başka hayattır ulaştığımız.
Yaşadığın, yaşayacağın herşeye ulaşırsın. İşte budur özgürlük.
Özgürlük bir ses, bir bakış ve baktığın yöndür daima görebileceğin.
Özgürlüğün büyükse, tutsaklığın o kadar derin olur yaşama.
Çünkü hayatın özgürlüğü sonsuzdur.
Senin sonsuzluğun ise, kendine tutsaklığının içinde gizlidir.
Hayatta daha çok özgürleşmek için, sonsuzluğunu aramalısın tutsak olduğun herşeyde.
Ve aslında hayata tutsaklığının en derin kuyusundaysan işte özgürlüğün güneşi yansır o derinliğe.
İçinde özgürsen, özgürleştirirsin herşeyi.
Ve tutsak sanılabilir ki, özgürlükler tüm sanılardan doğar.
Bir martı sesinde duyarsın bazen özgürlüğü.
Tüm tutsaklığınla bakarsın aşkla.
O gün dokunursun kanatlarına. O gün bilirsin seni.
Neydi gökyüzüne süzülemeyişin?
Neydi demir yığını ayaklarının altında?
Neydi tüm suretler tutsaklığa çağrı gibi?
Oysa aşkla varolduğun duyuşun özgürlüğe süzülüşündür.
Özgürlüğe süzülmekten öte özümüzü süzmekteydik.
Varlığımız yoktu ki,varlığımız özünden yoksun yokluğu solur.
Hayatı aştık ve yaşamın el değmemiş yerlerine vardık.
Özgürlüktü ulaştığımız aşktan öte öz düşünce söze bir yaşam.
Yaşam sözle varoldu ilkin ve düşünce öyle sonsuzlaştı özüne.
Şiir oldu bir bakış, bakışın ışığı ise içinden duyduğun özne.
Bir nehir kıyısında oldu bir yanımız, diğer yanımız gün batımı.
Karanlığın en koyu olduğu an, kalbimizi aşkın avuçlarına bıraktık.
Ve aşk kendi yokluğunda, aşkla başka varolmaktır.
Aşkın ellerinden doğmaktır yeni güne yeniden.
Herşeyinle varolursun ve sadece aşkla sonsuz.
Bazen herşeyin dışında kaos alır sarar içini.
Sarılırsın tüm hüzünlere tıpkı ince ince yağan yağmur gibi.
Düşüncelerin üşür bilirsin yalnızlığın en asil halini.
Yalnız olabilmenin en yalın haline dokunursun.
Aşkı aşk yapan, aşkta yalnızlaşabilmektir birazda.
Suskunluğun en özel ses olabildiğini duyuncaya kadar,
suskunluğa susarsın.
Gülümsersin aşkın gücüne dokunabildiğine.
Aşkla bambaşka varolabilmeyi yaşarsın.
Aşkın yüceliğine ulaşırsan, en yücelerde bulursun kendini.
Ve yaşadığın, ilahi aşktan duyuş gibiyse içine alır aşk.
İşte o zaman bir martı gibi süzülemesende,
Bir anka kuşu gibi sonsuzluğa kanat vurursun.
Sonsuz.
Düşünürsün bazen, herşey eksiliyor.
En yakınımız, en bildiğimiz.
En çok ne ise bize.
Eksildikçe çoğalıyorsun ya hani,iki kanadımız dışında yok kimsemiz.
Güneşe yeniden ulaşabilmek adına, anlarsın ki sadece kendinsin.
Ve iki kanat sana aşk.
Değilmidir yaşam kaynağı kanatları ruhumuzun.
Ruhunda kanatlara varolabilmektir yaşamın özü.
Düşünüyorsun herşey eksiliyor,aşk yoksa güneş ışığı yaşatmıyor ki!
Anlarsın ki; yaşamak düşünceyle en gerçekliğe süzülebilmektir.
Kayıt Tarihi : 19.3.2012 15:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!