Sabahları çok güzel olur İstanbul.
Güneşin doğuşu gemi sesiyle uyanır İstanbul.
Gün aydınlandığı zaman yoğun bir güne hazırdır İstanbul.
Soğuk olur sabahları İstanbul.
Boğaz suyu akıntılı olur.
İnsanların işe gitme telaşına sahittir İstanbul.
Sisli ve yağmurlu bir hava var istanbulda,
Seninle konuştuğum zamanlar aklıma geliyor.
Ne güzeldi o günler,
Sabah ışıklarına kadar sesini dinlerdim.
Sanki yanımdaymışsın gibi muhabbet ederdik.
Ne tuhaf dimi hiç görmediğin biri ile sabaha kadar konuşurdun.
Ah kimler geldi bil bilsen kimler geçti.
Kimisi öldü, kimisi terk etti.
Kimiside unuttu gitti.
Kaderim unutulmak ve terk edilmekti.
Yaşamak için yaratılmış bu beden
Sanki onlar içindi.
Ben bir garip aşk bestesi
Sende herşeyin kahpesi
Dışarıdaki yağmur ne beni
Ne de şu huysuz gönlümü
Aldırmıyor yürüyorum.
Önüme bakmadan seni düşünüyorum.
Gecenin şu alaca karanlığındayım yine
Sensizliğin zirvesindeyim sevgide.
Olmaz olsun ayrılık şu fanide.
Aşk diye bir şey yoktur bundan sonra.
Öldüm artık senin gözünde biliyorum
Aşkın ne demek olduğunu bilmezdim
Onu sevinceye kadar.
Güzelliğin ne olduğunu bilmezdim
Onu görünceye kadar.
Artık ilk defa aşık oldum biliyorum
Ama ilk defa da hüsrana uğruyorum.
Senin yaşadığın istanbul' da yaşıyorum.
Soluduğun havayı teneffüs ediyorum.
Gözlerini her defasında hayal ediyorum.
Senin ruhun oluyorum. kalbine akıyorum.
Belki bastığın yerleri geziyorum.
Beni o kadar yordun ki;
Vazgeçtirdin en sonunda kendinden.
Yorumsuz bir hayatın içindeyim.
Artık geceleri uyuyabileceğim.
Bir bardağın elden düştüğü ve kırıldığı gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!