Özgür Köleler Medeniyeti

Bahattin Çakılkaya
326

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Özgür Köleler Medeniyeti

13.03.2008
1
Mavi deniz ve gökyüzü
Ve yeşilin her rengi
Çağlayarak denize akan sular
Vahşi hayvanlardan korunmak için
Yardımlaşmak zorunda olan insanlar
Belki mağarayı paylaştılar
Belki bir kovuğu
Yada eşleri için ceylanın kuyruğunu
Hayatta kalmayı birlikte başardılar
Dere yamacında bir kulübe için
Acaba kaç kuşak uğraştılar

İki kişinin olduğu yerde
Mutlaka kurallar vardır
Kuralsız yaşamaya çalışanın
Aklından zoru vardır

Onlarında kuralları vardı
Belki aslan payı en gürbüz adamın
Belki avı yakalayanın
Belki de ailesi en kalabalık olanındı

Bir gün biri
Kapitalist dünyanın ilk neferi
Toprağın böğrüne
Dört tane kazık çaktı
Burası benimdir diyerek
Kendi kurallarını açıkladı
Ben ekerim
Ben biçerim
Ben yerim
Sende yemek istersen
Karşılığını isterim

Kazıkların önemi yoktu
İnsan az toprak çoktu
Su sorunu hiç yoktu
Herkesin tarlası oldu

Kulübeler ve kazıklar orantılı çoğaldı
Değiş tokuş ta olsa ticaret başladı
Kurallar vardı kurala uymayanlar da
Düzeni sağlayacak güçlü birine ihtiyaç vardı

Ya en güçlüyü kral bellediler
Ya da birine kralsın dediler
Bir süre sonrada isyan ederek
Kralın tahtına gözlerini diktiler

Kral çalışmıyor yan gelip yatıyor
Ekmek elden su dereden
Ürünün birazından
Avın bir parçasından hakkını istiyor
Yeni kurallar koyuyor
Mevcutları koruyor
Kurallara uymayanlara
Gerekeni yapıyor
Kralın işleri hızla çoğaldı
Birkaç yardımcıyı yanına aldı
Yardımcılar el pençe divan
Hoşuna gitti izzeti ikram

Her şey hızla artarken
Kazıklar kulübeler,
Yardımcılar, vergiler
Halkın sabrı azaldı
Herkes çıkar bir yol aradı

Halkın çözümü kralı indirmek
Kralın amacı tahtıyla gömülmek
Bunun içinde küçük bir tehdit gerek
Tehdit olabilecek bir köyü seçmek gerek

Bir günlük yolda
Derenin yukarısında
Birçok kulübe var
Ve dereyi kirleten
Bir sürü insan

Oraya saldıralım
Mallarını alalım
Dereyi kurtaralım
Halkı oyalayalım
Tahtımızı sağlamlayalım

Cin gibiydi kral

Hazırlık yaptılar
Halkı da ayarttılar
Ve bir şafak vakti
Saldırdılar

Rahata alışanların kafasını
Alışmayanların özgürlüğünü aldılar
Ve ganimeti
Aslan payı kralın olmak üzere paylaştılar

Hayat daha kolaydı
Her kulübenin kölesi vardı
Kralın tahtı artık sağlamdı

Derenin denize döküldüğü kıyıda
Ve karşıdaki dağda da
Yaşayanlar vardı
Onlara da saldırdılar
Mallarını alıp köle yaptılar

Siyahla beyaz gibi ayrıldı her şey
Özgürlüğü alınan köleler
Gittikçe zenginleyen sahipler
Ve en tepede
Birkaç kuşak önce ceylan kovalayan
Diğerleriyle birlikte mağarada yaşayan
Asalet timsali soylular vardı

Durmadan çalışan köleler
İşsizlikten düşünmeye başlayan sahipler
Malı mülkü ve askerleri çoğalan kral
Onun olmalıydı bütün topraklar

Savaşçılar, savaştılar
Bir savaştan diğerine at koşturdular
Ve bir şafak vakti saldırıya uğradılar
Bütün gün sürdü savaş
Kayıpları olsa da kazandılar

Ölmekten daha çok
Köle olmak korkusu girdi içlerine
Özgürlüğün ne demek olduğunu anladılar iyice
Ve el birliğiyle en hızlı şekilde
Başladılar şehrin çevresine duvarlar örmeye

Çok şehirler kuruldu
Kalın, kalın surların içine
Çok savaşlar yapıldı
Surların çevresinde

Savaşarak öğrendiler
Ticaretle ileri götürdüler
Köleler üretirken
Düşünmeye devam ettiler

Taşa resim çizdiler
Tiyatrolar sunaklar yaptılar taştan
Taştan adam taştan aslan yonttular
Gün geldi taş üstünde taş bırakmadılar

Sanatın birçok dalında
Felsefe ve edebiyatta
Hızla ilerlediler
Gözlem yaptılar doğada

Kusursuz işliyordu doğa
Tekrarlıyordu kendini bir zaman sonra
Güneş ay ve yıldızlar
Aynı zamanda çiçek açan meyve veren ağaçlar
Cevap bulunamayan çok soru vardı
Nasıl oluşmuştu bu dünya
Daha neler vardı
Gidemedikleri topraklarda

Korktukları şeylere tapar oldular
Hiddeti azalsın diye kurbanlar sundular
Ne zaman anladılar korkmaya hiç gerek yok
O zaman başka korkulacak tanrılar buldular

Devletler kuruldu ilerlediler
Devletler yıkıldı ilerlediler
Zamanın hiç gerisine düşmeden
Zamanla birlikte ilerlediler

Topluluklar yenilir zamana
İnsanlık hep yaşadığı anda
Zamana paralel topluluklara
Azınlıklar katılır zamanla

2
Güçsüzün başı kalktı mı yerden
Kopardı omuzlarının üzerinden
İnsanın değeri yoktu
Güçlülerin vicdanı
Köle pazarlarında
Bir torba karabiber karşılığında
Satarlardı insanı

Adın oldu mu köle
Çalışırsın gündüz gece
Ne kadar yaşayacağın sahibinin elinde
Aslanlara yem olabilirsin
Bir soyluyu eğlendirmek için, canından olabilir
Sahibin istediğinde koynuna girer
Bir sabah vakti köle pazarında
Başka birinin olabilirsin
Sahiplerin felsefeni yapabilirler
İlerlemenin yolu üretimden
Üretimin yolu kölelerden geçer
Özgür insanların duyguları vardır
Köleler taştan yontulmuş hizmetkârlardır
İnsanlar özgürdür
Özgür değilse insan da değildir

Özgürlük nadide bir çiçek
Solmasın diye güçlü olmak gerek
Fırtınada kopmamak için
Sımsıkı toprağa sarılmak gerek

Fırtınanın en güçlü olduğu anda
Rüzgâr çiçeği köküyle uçurduğunda
Tohumlarını sakla bulutların arasına
Yeşerir özgürlük dağların doruklarında

Bedensel ihtiyaçları aynı olan insanlar
Değişik coğrafyalarda
Farklı uygarlıklar kurdular
Sürekli savaştılar
Savaşın en şiddetli zamanlarında bile
Ticaret yapmayı bırakmadılar
Bazı uygarlıklar köle oldu
Bazıları asimile
Bazıları güçlüydü
Yol aldı ileriye

Yolları ileri olanlar
Her alanda geliştiler
Ve sürekli etkileştiler

Bilimin ilerlemesi
İnsanın bireysel olarak gelişmesi
Kulübedeki köleliği bitirdi belki
Aslında sömürü düzeni şekil değiştirdi
Devletler devletleri sömürürken
Zenginler fakirleri

Bu hususta asıl önemli nokta
Kölelerin özgür olmasına
Kölelerden daha çok
Sahipleri sevindi
Kölenin karnını doyurmak için
Harcayacağı paranın yarısına
Eski kölesini işçi edindi

Çağlar kapattılar
Çağlar açtılar
Denizin dibinden
Uzayın derinliklerine kadar
Keşifler yaptılar
Ve savaştılar

3
Süregeldiği gibi
Bugünde senaryolar yazılıyor
Birlikte yaşayamaya alışamayan insanlar ülkesi
Hızla çoğalıyor
Kimi içten içe savaş halinde
Kimi daha fazla özgürlük için savaşa hazırlanıyor

Ben sen o biz siz onlar
Hep aynı oyunlar
Hep aynı oyuncular
Ve sadece oyalanıyorlar

Ben daha çok özgürlük istiyorum
Sen daha çok özgürlük istiyorsun
O da aynısını istiyor

Biz özgürlüğümüzü kısıtladığınızı düşünüyoruz
Siz özgürlüğünüzü kısıtladığımızı düşünüyorsunuz
Onlar ne zaman özgürlük savaşına girişeceğimizi düşünüyor

Hiç şaşmayan hiç bozulmayan bir saat
Genlerimize işlemiş sömürüye itaat
Uyku hapı almamak çok büyük kabahat
Hiç doymayanlarla hep açların kesiştiği hayat

Kalmadı süngü hücumuna geçilecek düşman
Özgürüm dediği halde köledir bir sürü insan
Akıl oyunlarıyla dönüyor afeti devran
Özgürdür insan kaynaklar eşit paylaşıldığı zaman

Mağaradan saraya geçtik
Attan inip uçağa bindik
Kaf dağının eteğine geldik
Kısacası ilerledik

Kulübede köleydik
Bir arpa boyu yol geldik
Şimdi özgür köleleriz
Kısacası değişmedik

Bahattin Çakılkaya


Bahattin Çakılkaya
Kayıt Tarihi : 5.10.2021 15:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bahattin Çakılkaya