Aylaklığımın birinci günü bugün
Boş vaatler dünyasının zamansız ışıklarıyla uyandım,
Kaynak suların eşsiz temizliğiyle yıkandım,
Çocuk büyütme enstitüsünden yarım litre süt,
Şairin dediği gibi “basit yaşayacaksın basit”.
Radikalleştim gazete konusunda da,
Yaralı yüzleri var bu şehrin
üstüne her gün işenen
Hiç bitmeyen bir kan davasını hatırlatır sanki
Boş odalar içindeki yürek sallantılarına
Ölmek yetmezmiş gibi öldürmeyi de öğretir
adsız çocuklarına
Varlığın boynuma asılı
yağlı bir ilmik
Ya sandalyeye basıp tekmeyi
yokluğunla kavrulacağım
Ya da sen vuracaksın sandalyeye
Varlığımı bana bırakıp
Bugün dünyanın bir köşesinde
Küçük bir fil annesini kaybetti sıcak toz rüzgarları yüzünden
Daha ağzı süt kokarken, daha su içmeyi bile bilmezken
Önce boş boş gezindi annesini bulmak için
Bir grup erkek fille karşılaştı yolda,
Karnı acıkmıştı, süt için yaklaştı onlara
Hayat derin mavilerin kesiştiği
beyaz bir kefen kadar sığ,
Gözler yaş yerine kan akıtıyor
ve soluk yetmişindeki kadar ağır,
Bağırmak için ağzını açtığında
ciğerlerin taş olur, kulakların sağır,
Çay bardağı,
Her yudumda, biraz daha eksilen
Eksildikçe tüm çıplaklığını gösteren
Dibe yaklaştıkça yavaş yavaş bitirilen
Çay bardağı,
Bardağın şekli, sinüs eğrisi,
Yalnızlığım,
İnsanlığım,
Dağıtmak için aldığım
şekerin,
Tamamını ben yedim...
Kamp insanları,
hitler Almanyasında,
ya da Kamboçya’da,
Kamp insanları,
Sırbistan’da, Avustralya’da,
ya da Afrika’da,
Karar açıklandı...
Biraz umut,
biraz sorumluluk satın alındı,
Üzerine bir tutam yaşanmışlık katıldı.
Bir aşk, ağız dolusu küfürlere bile aldırmadan
haraç mezat satıldı.
Asırlardır koşarım peşinden
ikinci kez yakalayabilmek için seni
Bir saniyelik zehirli sevişmelere alıştım
Bu düzeneği kırmam imkansız
Zamansız görüşlerdeki tılsımına kandım
Artık tek başınasın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!