Namussuz alçaktan farkı mı kalır
Zalimin zulmüne susarsa ozan
Garibin mazlumun ahını alır
Varıp bir köşede pusarsa ozan
Eğer tartmaz ise gönül gözüyle
ben hep hor görüldüm
bu yüzden gözlerim bulutlu
boynum büküktür
başımda hüzün yelleri esti
omzumdan kış mevsimi geçti hep
bu yüzden ben,
bir gece yarısı dağlardayım
etrafımda bir zindan karanlığı, titretiyor dağları
bir kibrit alevi parlıyor uzakta
kibriti tutan bir dağ köylüsü, gel diyor bana...
söndürme umudunu, yarınlara taşı sevgini diyor
bir rüzgar uğultusuyla sönüyor kibrit alevi...
Sen gidersen yağmurlar susar gitme...
Sen gidersen şu yürekteki dünyalar susar...
Kayar penceremde yıldızlar birer birer,
söner lambaları sevda sokağının.
Gidersen mavi gider, yeşil gider ne olur gitme.
Sen de gidersen hangi dağa sırtını yaslar bu can.
Sevda damlasının düştüğü çölde
Dere olur, nehir olur, göl olur.
Çiçekler açılır çorak gönülde
Lale olur, sümbül olur, gül olur.
Sonra apansız bir sessizlik başlar
sabahın buğusunda
sensizliğin kokusu sinmiş sokaklara
buğulu camlarda, ıslak duvarlarda adın yazıyor
koynumda,
sisli bir geceden artakalan gözyaşlarım
yürüyorum hüznün kararttığı yollarda
solmuş yarimin yüzleri
dert akıyor damla damla
buğulanmış o gözleri
yaş akıyor damla damla
yolum gözler şafakları
karanlık yüreğimde bir mum yanıyor
bir ceylan ağlıyor mum ışığında
kimsesiz, boynubükük, yaralı bir ceylan
gelip de halini soran olmuyor
kimbilir garibin ne derdi vardır
Boş insan ile yoldaşlık edip
Doluyu bilmeyen bizden değildir
Kâr için sağların peşinden gidip
Ölüyü bilmeyen bizden değildir
Horasandan eser seherin yeli
Gidiyorsun,
Sen gittikçe umutlarım gidiyor
Çöle dönüyor bu yürek ne çare
Denize karışan ırmaklar gibi
Gözyaşıma karışıyor düşlerim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!