Mevsim hazan idi.
Şarkılara ve şiirlere sığınıyordu yüreğim.
Ve zaman, ölümü bile güzelleştiriyordu,
onun elinin değdiği yerde
çiçekler açıyordu sanki.
Ve geceler, bizi bir kılıyordu.
Sen kırmızı, ben kırmızı.
Aşk mısın sen ey güzel gül?
Solma sakın, yaşa avuçlarımda.
Dikenlerine inat gülümse hayata.
Sen kırmızı, ben kırmızı.
Bir gün anlayacaksın Simon
seni büyük bir aşkla sevdiğimi.
Ve böylesine boş, anlamsız bir dünyada,
Hayatın anlamının sende var olduğunu.
Bir gün anlayacaksın
Bir gün daha geçti,
seni düşünerek.
Saçlarımda uyuyakaldı
sonbaharın kokusu.
Gün geceye kavuştu,
Mesafelerin karşısında eziliyor ruhum,
Karşı koyamıyorum akıp giden zamana.
Geçip giden mevsimler gibi ben de
Hayatın akışına katılıyorum yalnızca.
İnan artık gücüm yok yeniden sevmeye,
birine yeniden güvenmeye gücüm yok.
Bir hayat ağacı gibi
kök salmışsın içimdeki toprağa.
Her bahar gelişinde
yüreğimde tomurcuklanıyor
çiçeklerin.
Böyle bir duyguyu
Ne çabuk geçti mevsimler,
Sayamadım.
Daha dün sonbahardı sanki
Ve sen yanımdaydın.
Ne çabuk geçti mevsimler,
Paris’in sokaklarında dolaşıyorum.
Elime kırmızı bir gül tutuşturuyor bir oğlan çocuğu.
Başında bir ressam beresi, üzerinde salopet,
Elindeki akordiyonla bölüyor sessizliğin uykusunu.
Paris’in sokaklarında seni düşünüyorum bu sabah.
Her şeyi ve herkesi unutup,
tüm bu hiçlikten sıyrılarak
kavuşabilseydik seninle.
Keşke her gece karışsaydı benliğin
seni arzulayan benliğime.
Belki bir gün, bir yerde.
Sen gülümseyince,
Ufukta güneş doğar,
Zifiri karanlık aydınlanır,
Güller açar yüreğimin bahçesinde.
Sen gülümseyince,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!