İzlemekten bıkmıştım başıma gelenleri bir şizofren sessizliğinde.
Bir sessizlik ki, yardım eden hayatımı mahvetmeme.
Yerlerde sürüklediler umudumu ama engel olamadılar mutluluk maskemi takmama.
Yok oldu gitti acı dolu bardaklarım devirdiğim masalarla.
Küçülttüler dünyamı giderek soğuyan dört mevsimlik dostluklarında.
Geriye baktığımda hep kaybetmeye vurmuşum kendimi bilmeden aslında.
Öyle kalabalıksın ki yağmur,
Gözündeki siyah bantla.
Penceremin ardında dans ediyorsun saatlerce,
Kıskançlık krizlerime inatmışsın gibi…
Öyle temizsin ki,
Sus artık... Onar delik deşik damarlarını.
Ya bırak rahat; ya da kopar at tek tek balkondan aşağı.
Konuşurken ezilip büzülürdü kelimelerim. Anlatamazdım kimseye.
Benimdi o.
Hiçbir şeye emanet edemezdim.
Zamana emanet edemezdim pembe yüreğini.
Böyleymiş diye boynumu eğemezdim bu kader denen lanete.
Önündeki ayları adım adım çürütürken uzaktan izleyebilirdim.
Aynaya bakamadım korkudan.
İnanmak istemedim yine senin için ağladığıma.
Bunu bir kez daha görmek istemedim.
İçime işlese de akan rimellerimin sıcaklığı.
Atamadım banyoya adımımı.
Gizlenmiş çığlıklarım, ruhumun dilsizliği altında.
Penceremi açtım uçurtmaların kuyruğuna iliştirmek için saklı seslerimi bir solukta.
İpi kopuk balon gibi havalandı hepsi dipsiz boşluğa.
Sağır tekmeler indi tek tek, morarmış boğuk ruhuma.
Kapılar aralandıkça yanılgılar fışkırdı, ifadelerime yenik yüzüme.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!