Hayatta neye özendiysem, utlaka bir aksilik olmuştur,pendikte oturduğumuz gecekondunun sahibi,makinist hasan amcanın tam,9 kiracısı vardı kocaman çevirdiği bahçenin etrafına derme çatma konduları dizmiş,evmi? evişte,istanbulmu? istanbul taşı toprağı altın diyen gelmiş, her yöreden insan vardı, ama hepimiz bir aile gibitdik,annem işe giderken kardeşimle beni onlara emanet eder gözü arkada kalmazdı çünki kendi evlatları gibi gözetir kollarlardı,.Bir bayram ben gene artist mecmuasından belgin doruğun kıyafetinden,çizdim modeli mahalle terzimiz meryem teyzeye,götürdüm o zaman konfeksiyon pek yoktu,kalın kemerli kalçadan büzgülü,leylak rengi akfilden eteğim altında tabiki kolalı dantelli jiponum üstünede beyaz karpuz kollu kare yakalı önünde inci düğmeli bulüzüm,
ayağımdada beyaz rugan çaça topuklu ayakkabılarım,pekte havalıydım doğrusu,ozaman saçlarım çok uzundu annemden yalvar yakar kahkül için izin almıştım,ama belgin doruk yanlardanda yanağına doğru ay gibi kıvırıp,cina yapmıştı,bende bir cesaret kestim limonlu suylada ıslatıp cina yaptım o zamanlar jöle falan yoktu,tabi annem işten geleceğine yakın,kestiğim cinaları uzun saçların arasına katardım,taki bayramda saçlarımı topuz,yaptırana dek,ama anneme berber yanlışlıkla kesti,uzar canım kökü bende değilmi? dedim bayram diye birşey demedi,ozaman mizampile vardı saçlar bügodelerle sarılır kocaman bir makinada saatlerce beklersin şimdiki gibi saçları yola yola fön yoktu,bayram sabahı önce annemle kardeşimle bayramlaştım,annem belli etmemeye çalışsada ben babamızın yokluğundan burukluğunu hissedebiliyordum,sırayla komşularla bayramlaşmak için önce yan komşumuz kayserili kezban teyzelere gireceğim,ama kapıda çarpışmamız,onun elindeki bulaşık suyu dulu tasın üzerime dökülmesiyle ikimizin attığı çığlığa herkez geldi,lavobası bozulmuş oda bulaşık suyunu bahçeye dökmeye gidiyormuş,ben hıçkırarak ağlarken kezban teyze gadalarını alırım ağlama şimdi gider sana yeni alırım diyor,ben aynısından bulamassın biliyorsun ben bunu diktirdim derken,elazığlı sevim teyze kezban ellerin kırıla,çağanın bayramını haram ettin derken kızı tülin,annesini çekerek hahın işine karışma diyor,sivaslı melek teyze göz yaşlarımı silerken kurban olurum o göz yaşlarına ağlama kurban,diyor rizeli emine teyze uşağım haçan şimdi gider aynısından alurum da diye teselli ediyor evet ben birdaha o kıyafetimi giyemedim malesef,ama sonraları ben onların hepsinin taklitini yapıyordum onlarında çok hoşuna gidiyordu sanki bir tiyatro oyunu gibi,anıyoduk.
Kayıt Tarihi : 19.11.2005 11:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
buruk bir gülümsemeyle okudum yazını ablacığım,
hayat acısıyla,tatlısıyla,hüznüyle,sevinciyle bir tiyatro değil mi zaten...
yüreğine sağlık abla!
satırlarınla geçmişi yaşattın,
sevgiler...
TÜM YORUMLAR (2)