Ve gözlerim bir an susar ve ısıtırdı mum alevlerini
yakuttan zemheriler koşturur
bir klasik resital ürpertirdi albert long hall
yapraktan giysilerim vardı
zümrüdü ankaya özendiğim
bazen bir hınç bileklerimi keserdi
kirler akardı bilirdim
kitaplar renksiz solardı cevherimden
Sonra bir hüzün aramanın o işte simgesiydi
Alımlı sabahlar ne hoş görünürdü
kadehlerin boncukları derinden bir keman ışıltısıydı
esrikliğin vicdanı sökülüp atılırdı uyanınca da
diller bir balyozdu
kurtlar sofrasında külçeden altınlarla yığılan.
Ben hürriyete koşardım apansız öfkelerimle
o defter kapandı çünkü saltanatıydı gazzeye yığılan gölgeden ölüm makinelerinin
ama öylede efsunluydu hani sarhoşluğu uzun süren
sonra bir yangın aldı ciğerlerimin dört köşesini
surlar paylaşma çağırdı anladım ki o sadece bir aklın
kendini şatolara satmasıymış
Hayat nerden başlar neden bu virdler
Şeyhin gözbebeği neden anlamlı bir yokuş sunar
Gökyüzü mavi; ya denizler
kavuşur birbirine yalnızca susar
gerçek ya da hayal nerde başlar
yıldırımlar kuşatırdı ilk gençliğimin rüzgarını
bir esmer kadına çalınacak kadar
görüşlerim faniydi
şimdi mazgallarım tunçtan
anlıyorum artık
bir sabah namazında döktüğüm yaşların manasını
-diğerlerimi sadece insanın yarattığı
mutsuz aynalı cadı-
Kayıt Tarihi : 4.2.2025 11:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!